Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
9/10 puan verdi
Hayat size tembellik hakkı vermez. BÜNYE! BÜNYE! BÜNYE! Alabildiğine spoiler / sürprizkaçıran içermektedir ! Zavallı Yorik! Horatio! Bana bir şey söyle! Ne söyleyeyim efendimiz? ---Shakespeare'nin Hamlet'inden--- Dünyanın hiçbir Nüzhet'i yalan söylememelidir. ---Her bireyin yalan söyleme özgürlüğü vardır, sevdiklerimiz buna dahil değildir--- Ümit, aşk ve tembellik. ---Ümit etmek hayatı temsil eder, aşk gönlü, tembellik şeytanı--- -Berlin'e ne vakit gideceksin, Nüzhet? -Bu gece sabaha karşı. Çünkü bu gece gitmezsem, altı sene tren yok. ---Bir şehir ardından koşar, sen kaçarsın--- Yıl 2003 ya da 2004 15 yaşındayım. Yer ise Afşin Devlet Hastanesi. Çocuk doktorunun önünde bir sıra ki evlere şenlik! Kimisi anne kucağında kimisi babalarının ellerinden tutmuş çocukların arasında ergenlikte arşa yükselmiş, boyu posu 1.80'e dayanmış bekliyorum. Sıra gelecekte ben de göreceğim! Sonra güç bela kalabalığı yara yara girip doktor beye kavuşuyoruz. Önce yüzüme bakıyor sonra da dışarıda ki kalabalığa. Sonra oturmam yönünde bir komut veriyor ve oturuyorum. İki dakikalık muayene sonrası canından bezmiş sevgili çocuk doktorumuz ben de Hepatit buluyor. (A, B ya da C) hangisi olduğunu şuan hatırlamıyorum. Babam error! veriyor tabii! Ardından soruyor, yani? Yani okula gidiyor ise diğerlerinden uzak dursun diyor bıkkınlığın verdiği cesaretle! Hızlı bir şekilde alelade yazılmış ilaçlarımızı koltuk altımıza kıstırıp uzaklaşıyoruz saatleri çürüttüğümüz polikliniğin önünden. Babam ilaçları alıyor, gidiyoruz. Adam da artık dokunmuyor bana, korkuyor. Sonra 1 ay boyunca okula gidemedim. Hatta balkonda beni gören akranlarım bir pisliğe bakıyormuşçasına gözlerini hızla uzaklaştırıyor benden. 1 ay sonra babam işkilleniyor bu durumdan. Yav doktor böyle söyledi amma çocuk turp gibi! Turp gibi çocuk yani ben! 1 ay boyunca hepatit olduğumu düşünerek çoğu kez nece buhranlara girdim, sürüklendiğim psikolojik travmaları hiç saymıyorum! Okulumdan, derslerimden uzak kalışım da cabası! Sonuç olarak iki dakikalık muayenenin faturası ben de ağır olmuştu. Doktora hiç gitmesem 1 hafta sonra iyileşir yoluma bakardım. Bu romanı okuyunca bu anı gözümde, fikrimde belirdi. Ben de sizinle paylaşmak istedim. Peyami Safa'yı ilk defa okuyorum. O yüzden fazla fikir beyan etmek yerine bu roman üzerinden yürümek istiyorum. Duygu geçişlerinin yoğun olduğu ve hangi duygunun içinde ise yazar onu arşa değin yaşıyor / yaşatıyor. Istırabın ilacının yine ıstırap olduğunu düşünecek kadar da realist. Romanın hepsini alıntılasan kimse sebebini sormaz. Gerçekten tahlil, tasvir açısından eşsiz bir roman. Peyami Safa'nın buhranı, umutsuzluğu, dağılmışlığı, bıkkınlığı, vazgeçmişliği dibine kadar damarlarımıza kadar nüfuz ettirebildiğini şahsım adına söyleyebilirim. Özellikle Hamlet'ten alıntı ile karışık ruh halini yansıtırken büyülendim. Romandaki ana karakterin kopmaya yüz tutmuş ayağını bir aşk yüzünden kurban edişine de tanıklık ediyoruz. Bana göre stres ölümün yama sürümüdür. Bizi ölüme olabildiğince yaklaştırır. Karakterimiz de stresten uzak, aktif bir dinlenmeye ihtiyaç duyuyorken kendini afilli cehennemimiz saygıdeğer aşka kaptırıyor ve film kopuyor. Aşk pişmanlıktır, stres öldürür, sıhhat en önemli mevcudiyetimizdir, Peyami Safa psikolojik olarak okuyucuyu süründürür. :) #29235825 nolu ve
ASLI AYDIN
ASLI AYDIN
sponsorluğunda gelişen etkinlik kapsamında bu romanı okudum. Teşekkürler! Böyle etkinlikleri hep yapalım. Romanın içeriğini size kısaca özetleyecek bir alıntı ile incelemeye son noktayı koyayım: Odadan gündüz ışığıyla beraber bana ait her şey çekiliyor: Evime ait hatıralar, kalabalıklar, sevdiklerimin sesleri, bir çok şekiller, hayatımın parçaları, Erenköy, köşk, tren, vapur, fakülte, doktorlar, hastabakıcılar, hayatın gürültüleri, şehir, gündüzün sesleri her şey uzaklaşıyor. İçimde bir boşluk. Garip ve büyük bir his, derinliklerime doğru kaçıyor, gizleniyor. Ruhum karartılarla, sessiz ve şekilsiz gölgelerle, eşya arkasına saklanan hayaletler gibi kendilerini göstermeden korkutan meçhul varlıklarla dolu. Kapım kapalı. Açmak istemiyorum. Açarsam hastahanenin benim için hazırladığı felâketlerin hepsi birden içeri girecek sanıyorum.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022101,7bin okunma
··
215 görüntüleme
Semih Doğan okurunun profil resmi
Hepimiz hasta oluruz ve hastalık sebebiyle belli bir karamsarlık içerisine gireriz. Ama hiçbirimiz Peyami Safa’nın bu anlatımı gibi derinden hissedip hislerimizi yazıya dökemeyiz. O yüzden Peyami Safa ve bu kitap değerli bir kitap oluyor işte. Sizin hayatınızdan verdiğiniz örnek de çok hoştu. Elinize sağlık.
Homeless okurunun profil resmi
Uzun zamandır okuduğum kitaplarda dibi bulamıyordum. Çaresizliği o kadar iyi anlatmış ki. Peyami Safa’yı önceden okumadığıma pişmanım. O değil Peyami Safa’nın kemiklerinde rahatsızlık varmış acaba burada anlatılanlarla bir bağı olabilir mi? Bir bilginiz var mı?
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.