Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

244 syf.
3/10 puan verdi
YAPMA BUNU LİVANELİ
YouTube kitap kanalımda Edebiyat Mutluluktur kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/dR12B0gIkhg Livaneli, Livaneli Cebindeki para kaç haneli? Bu kitap için Livaneli egosu mu desek, kibri mi desek bilemedim. Maalesef ki adam kendisini bir Proust, Dostoyevski ya da Eco sanıyor. Kendisini yazın dünyasının Mevlanası ilan etmiş desek yanlış olmaz. 18. sayfada "İnsanlar kitapları ilaç niyetine değil, zevk almak için okuyorlar." demiş kendisi. Katılmıyorum. Salt pragmatist bir bakış açısıyla okunulduğu sürece kitapların hedonizme hizmet eden haz oyuncaklarından farkı kalmazdı. Hem kitaplar, neden ilaç niyetine okunmasınlar ki? Benim için bir Vermidon, Parol, ağrı kesici ya da vitaminin veremediği mental etkinin çok daha fazlasını bir kitaptan alıp, kendi auramı iyileştirebiliyorsam misal olarak bir Zweig ya da Dostoyevski kitabını insanın dünyasını geliştiren bir ilaç olarak düşünmenin nasıl bir sıkıntısı olabilir? 18. sayfanın hemen yan sayfasında, bir kitabı okumaya zorlanmak saçmalıktır, düşüncesini savunuyor. Katılmıyorum. İnsan artık bir süre sonra akıcılıktan uzak, okumanın çetin olduğu Karasu, Musil, Proust gibi yazarları okumanın özlemini duyuyor. Bu tip yazarlar insanın beynini sanki unutulmuş bir makine odasına uzun yıllar sonra ilk kez girildiğinde tekrar çalıştırılıyormuş gibi bir etki veriyor diye düşünüyorum. 25. sayfada Türkiye'deki bazı yayınevlerinin edebiyatı salt ticari bir kurum, ürünün niteliğiyle değil daha çok edeceği piyasa değeriyle öne çıktığını savunan kapitalizmi eleştiriyor. Ama kendisi Türkiye'nin kapitalizm yayınevlerinin babası olan Doğan Kitap'ta kitaplarını yayımlıyor. 49. sayfada Dostoyevski'nin romanlarındaki St. Petersburg sokaklarını esrarengiz ve çılgınca olduğunu belirtip sonrasında yazarın bize bu durumu belirten bir tek cümle sunmadığını söylüyor. Yoo, katılmıyorum ki. Beyaz Geceler'de Dostoyevski'nin şehirdeki binaların farklı karakteristikleriyle konuştuğu bölümlerden tutun da, Budala'daki idam mahkumunun son saniyelerini 3 parçaya ayırıp şehri detaylı bir şekilde tasvir ettiği bölüme kadar Dostoyevski anlattığı şehirleri gayet de belirten cümleler sunuyor aslında. Kemiklerin sızlama partisine hoşgeldiniz. 66. sayfada Umberto Eco'nun Prag Mezarlığı'nda anlattığı kişilik bölünmesine diss atıyor. Eco'ya klişe falan demeye kalkışıyor. Eco, mezarından Livaneli'nin bunu dediğini duysaydı sanırım Livaneli, Eco'nun önünde diz çöker tövbe isterdi. Bir tarafta göstergebilim, mimari mekan anlatma ustalığı ve Hristiyan dünyası ustası Eco, diğer tarafta halk tarafından sürekli beğenilecek şeyler yazan popüler kültür hizmetlisi Livaneli? Kemiklerin sızlama partisine 3. aranıyor... 73. sayfada, Postmodern edebiyatın modasının bittiğini savunuyor, hatta postmodernizme gönül vermiş yazarlara siyasi suçlar ve toplumsal trajediler konusunda edebi yazım kısıtları sunuyor. Yahu Livaneli, bırak da insanlar istediklerini yazıp, istediklerini okusunlar. Sana mı kaldı, eksperimental tarzda ürün vermek isteyen yazarları tek tipleştirme sevdası? 81. sayfada Fransız basını tarafından göklere çıkarılan Livaneli'yi ben, gökteki bacaklarından aşağı tutup Dostoyevski, Eco, Musil ve Proust'un mezarlarının başında dua etmeye yollamak istiyorum. 96. sayfada Türk-İslam geleneğinin düşünceye önem vermediğini belirtip sonrasında Gazali gibi isimler yüzünden bilime bile kuşkulu gözlerle bakıldığını belirtiyor ama kendisi her fırsatta Elif Şafak gibi bir Mevlana alıntısı paylaşıp, popüler halk onayını kazanmayı pek bir vizyon sanıyor. Bu kısımda kendisinin bu Gazali görüşü, yine kendisinin sürekli kullanmakta olduğu Mevlana vizyonuyla çelişiyor. 107. sayfada Türkiye'nin son yıllarda müzik konusunda içine sürüklendiği yaratıcılık fukaralığını ve genç müzisyenlerin deneme yapmadığını belirtiyor. Bu bölümün altına gerçekten de kocaman bir "NE?!" yazdım. Livaneli kendi müziğini gözleri kapalı icra etmeye çalışırken bilmiyor ki, Türkiye'de elektronik indie deneyen Büyük Ev Ablukada, thrash metal, garage rock, alternatif rock, ska-punk, psychedelic rock deneyen Athena, reggae deneyen Sattas, Komik Günler, Luxus, rap deneyen Mode XL, İndigo, elektronik rock deneyen Nihil Piraye, Rebel Moves, Jazz deneyen Dolunay Obruk, Eylem Pelit, Volkan Öktem, 123, İlhan Erşahin, Elif Çağlar, anadolu Rock deneyen Flört, indie rock deneyen Palmiyeler, The Revolters, The Away Days, southern metal deneyen Black Tooth, punk rock deneyen Cemiyette Pişiyorum ve alternatif rock deneyen Gaye Su Akyol, Alarga, Peyk, Malt, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Adamlar, Bubituzak, Ayyuka, Kalben, hard rock deneyen The Ringo Jets gibi isimler var. Türkiye müziği Livaneli ve onun sevdiği müzik tarzlarından ibaret değil! Türkiye'deki genç müzisyenlerin hepsini bu incelemeye sığdıramadım, geri kalanı burada : #37038363 219. sayfada sanatın oyun olmadığını kesin bir dille belirtiyor, zaten sırf bu yüzden yanlış bir kere. Küçük bir çocuğun legoları birleştirmeye çalışıp yaptığı şey bir oyundur ve aynı zamanda sanattır. Kumdan kaleler bir sanattır. Mimarlık aynı zamanda mekanlarla ve labirentlerle bir oyun oynama sanatıdır. Eğer sanat, bir oyun ya da bir arayış hiyerarşisi olmasaydı bu kadar -izm çıkamazdı canım Livaneli. Kitapta anlatılan aslında çok güzel şeyler de olmasına rağmen sırf bu dediklerimin varlığı, genellemelerin çok isabetsiz ve güncellikten uzak olması Livaneli'nin kendisinden soğumamı fazlasıyla sağladı. Doğan Kitap'ın Livaneli'ye ayarladığı evler kaç haneli ya da Livaneli'nin cebindeki para kaç haneli bilmiyorum ama kesin bir şey var ki, Livaneli popüler kültürün bug'ını bulmuş. Para vanaları onun elinde ve o bu vanaları istediği gibi yönetmeyi çok iyi biliyor. Yani, "En doğru, en iyi ve en okunabilir edebiyat, en dinlenebilir müzikler seninki be tamam işte kardeşim!" demeden bu adamı anlayamıyorsunuz, benden söylemesi.
Edebiyat Mutluluktur
Edebiyat MutlulukturZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20202,031 okunma
··
1.642 görüntüleme
Necip G. okurunun profil resmi
Şeyh uçmaz, mürid uçurur diye bir söz var ya... Bizdeki karşılıklarından biri de Zülfü Livaneli’dir... İyi bir sanatçı, ortalama bir yazarken şimdi baktığımızda 40 yıllık sanat kariyerinde kazandığı parayı son 10 yılda kitaplarından kazanmıştır. Mesele tabii ki onun kazandığı para değil. Ancak bu rüzgarı kullandı mı derseniz bana göre kullanmıştır. Ülke iki kutba ayrıldıktan sonra bizim mahalleyi sömürmüş müdür? Evet, bana göre sömürmüştür... Yayıncılık sektöründe bir Zülfü Livaneli PR’ı var mıdır? Evet vardır... Oğuzcum, incelemende yer alan gizli ‘one minute’ çıkışı, karşılaştırmalı bir üslupla yaptığın eleştiriler, kral çıplak diyebilme cesareti çok anlamlı ve değerliydi bence... Her yazarın iyi ve kötü kitaplarının olabileceğiyle yüzleşip, ‘yazarizm’ olarak tek kelimeyle özetlemeye çalıştığım durumdan kendimizi kurtarmamız gerekiyor. Bu tip incelemelerin çoğalması dileğiyle... Ellerine, emeklerine sağlık sevgili dostum. Artık geri sayım başladı, kalan zamanda sana kolaylıklar dilerim. En kısa zamanda görüşmek üzere... Sağlıcakla kal...
7 önceki yanıtı göster
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Yorumun yine inceleme gibi olmuş zaten senin dostum, arada bir giriyorum siteye ama cidden Tuco'nun da dediği gibi incelemelerin eksikliğini hissettiriyor sitede. Tam da dediğin gibi kesinlikle PR mantığında bir olay onun yaptığı, çünkü ne zaman bakarsam bakayım yeni kitabı çıktığında ünlü kitap satış sitelerinin ilk sırasından düşmemiş oluyor ve Huzursuzluk'u okuduğumda bu mu bu kadar rağbet görmüş demiştim. Kendisinin bugüne kadar ne müziğini dinledim ve ne fazla sayıda kitaplarını okudum fakat böyle güzel ve farklı bilgiler içeren deneme eserine gereksiz detaylar yerleştirmesi beni gerçekten çok soğuttu. Hiç böyle şeylere gerek yokken bunların varlığını sorgulattı bana doğrusu. Geri sayım ise 80de, şimdilik sadece yazıyla anlatabiliyorum istediklerimi ama dönüşte inşallah başka yollarla anlatmaya devam edebiliriz. Her zaman seviliyorsun, eksik olma...
1 sonraki yanıtı göster
NigRa okurunun profil resmi
İlaç niyetine değilmiş, sen bizim ne çektiğimizi nereden bileceksin eyyy Livaneli !! Şu boş özgüvenlere de hastayım Dostoyevski gibi, Eco gibi adamlara laf edecek kadar nesin ki sen? Zaten soğuktum yazara hepten sinir oldum. :))
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bu kitap hakkında aslında çok iyi bir beklentim vardı, bu dediğim şeyleri içine katmasa gayet güzel bir kitap olacakken çok saçma genellemeler ve boş özgüvenlere girişmiş. Bunları koymasaydı yerinde bir deneme olabilirdi ama maalesef Huzursuzluk ve bunu okuduktan sonra 1-2 kitabına daha şans vereceğim Son Ada vs. gibi. Onlar da olmazsa Livaneli'nin yanlış ilaç olduğunu anlayacağım. :)
8 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
CEYLAN okurunun profil resmi
Livaneli'yi gittikçe sevmemeye başlıyorum. Bu kitap için seninle aynı düşüncelere sahibim.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Açıkçası benim pek tanıdığım bir isim değildir fakat bu kitabından bir tümevarım yapmaya kalkışınca bu sonuçları çıkardım en azından kendi açımdan. Son Ada'yı da okumayı düşünüyorum en sevdiğim roman türü olan distopya türünde olduğu için. Eğer onda da böyle bir abartılmışlık falan görürsem onun da cezasını keserim bakalım.
Büşra Nur okurunun profil resmi
Birde Paul Auster'e taş atıyordu bölümlerden birinde. Neymiş, romanları vasatmış da karakterleri kimsenin aklında kalmazmış. İki kitabını okudum, ikisinin de karakterleri olan Kemik Bey ve Anna Blume'u yanıma alıp dil çıkarıyorum Zülfü Livaneli'ye. Birde hayatında ne kadar başarı varsa kitaba sıralamış. Ödül törenlerini ardı ardına döktürmüş. Yok kitabı Avrupa'da çok satıyornuş. BİZENE. Allahtan bu kitabı epub olarak okumuşum da bu ego bombasına para kaptırmamışım dedim okuduktan sonra. Ve tebrik ediyorum incelemenizden dolayı, sonunda beklediğim inceleme geldi. Emeğinize sağlık. 👏
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Paul Auster bölümünü gördüm, keşke Auster okusaydım da o bölüm hakkında da birkaç eleştiri yazabilseymişim dedim kendi kendime. :) Okuduğum zaman inşallah güncellerim incelemeyi. Kitapta gerçekten de çok ödül töreni ve kendisini pohpohlama kısmı var, dediğim gibi onun kendisini göklere çıkardığı gibi ben onu o göklerden yere indiriyorum. Dediğiniz şeyler için çok teşekkürler, Livaneli sevildiği kadar eleştirilmeyi de hak eden bir yazar bence. Kimsenin eleştirdiğini de görmediğim için böyle şeyler yazasım geldi, eksik olmayın.
Medine okurunun profil resmi
İncelemenizde bahsettiğiniz Livaneli'nin görüşlerine ben de katılmıyorum. Yazara gıcık oldum resmen. Ben de kitabın ismini eleştirebilirim. Edebiyat her zaman mutluluk değildir. Bazen acı, dram, trajedidir. Edebiyat bazen acı gerçeklerin yüzümüze çarpmasıdır. Livaneli' nin "Mutluluk" kitabını okuyup beğenmemiştim. Bir ara başka bir kitabını daha okuyacağım, ikinci bir şans vermek adına. Elif Şafak' ın "Aşk" ve "Baba ve Piç" kitaplarını okuyup ikisini de beğenmemiştim. Popüler yazarları, kitapları pek sevmiyorum. Sadece o kitaplar hakkında da bilgim olsun diye bazen okuyorum. Ayrıca okuduğum popüler kitaplar hep dizi gibiydi. Bizim millet de dizilere bayıldığı için bu kitapları alıyorlar demek ki.
1 önceki yanıtı göster
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Edebiyat, gerçekten de her zaman mutluluk değildir. Misal olarak bir yeraltı edebiyatı hayatın gerçeklerini tam olarak yansıtan bir acı gerçek edebiyatıdır. Çok doğru bir noktaya ayak bastınız. Popüler yazarlar eğer Dostoyevski, Orwell, Steinbeck, Huxley gibi olduğu sürece canım feda. Onlar popülaritesini hak eden insanlar. Fakat böyle yazarlar hem yanlış görüşte hem de kapitalist yayınevlerine hizmet edince hiç mantıklı olamıyorlar maalesef...
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
daüssıla malihulya nostalgia okurunun profil resmi
bu livaneli büyük adam azizim ya hu. dünya edebiyatının ve hassaten türk edebiyatının seyrini değiştirmiştir. türk edebiyatını l.ö. ve l.s. şeklinde ele alsak buna kim itiraz edebilir, söyleyin ha kim itiraz edebilir? itiraz eden olursa da, bilin ki, edebiyatın letafetinden gafil bir ömür sürmüştür.
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.