"Angela yirmi iki yaşındaydı o zaman. On altı yaşından beri, annem öldüğünden beri, ben doğduğumdan beri evin asıl reisiydi. 'Üç çocuğum var benim' derdi hep: Ben, Frank ve babam. Abartmıyordu da. Soğuk kış sabahlarında ben, babam ve Frank'in, kapının ağzında yan yana dizildiğimizi, Angela'nın hiçbirimize farklı muamele göstermeden hepimizin üstünü başını kontrol edişini, bizi sarıp sarmalayışını hatırlıyorum. Birbirimizden tek farkımız benim anaokuluna, Frank'in ortaokula, babamınsa atom bombası yapmaya gitmesiydi."