Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Tatar Çölü, yalnızlığın, yanlış tercihlerin, alışmanın, vazgeçememenin, beklemenin, umut etmenin, acı çekmenin, özlemenin, yaşamın, ölümün kitabı... Kısacası insan hayatı içerisinde yer alan en gerçek duyguların kitabı. Yalnızlık ömür boyudur. İnsan ne kadar büyük kalabalıklar içerisinde bulunursa bulunsun yalnızdır. Ne yaparsa yapsın bu uçsuz bucaksız yalnızlık hissini, yüreğindeki o kocaman boşluğu söküp atamaz. Bir yakınımız öldüğünde, en yakın arkadaşımızla kavga ettiğimizde, sevgilimizden ayrıldığımızda o yalnızlık hissini en derin şekilde yaşarız. Çünkü beklemediğimiz ve hiç ummadığımız bir durumla karşı karşıya kalmışızdır. İşte o an yüreğimizin sesini dinlediğimizde ne kadar yalnız olduğumuzun farkına varırız. Ve hiç kimse bu yalnızlık hissimize gelip de çare olamaz. Çünkü acı çektiğimizde o acımız sadece kendimize aittir. Bize özeldir. O acıyı birazcık olsun dindirmemiz, acımızdan bir parça olsun alıp başkasına vermemiz mümkün değildir. Kurulacak hiçbir cümle veya söylenecek söz acımızı dindirmeye, yaralarımıza merhem olmaya yetmez. İşte o zaman anlarız ki, yalnızızdır, hem de yapayalnız... Yalnızlığımızın içerisinde hep bir bekleyiş, hep bir umut ediş vardır. Bir gün, yıllar boyunca beklediğimiz ve olmasını hayal ettiğimiz şeyler olacak diye bekleriz. O kutlu günü iple çekeriz. Geleceğin bizim için çok daha güzel bir hayat hazırladığını umut ederiz. Hatta bütün hayatımızı belki de o beklediğimiz gaye uğrunda gözümüzü kırpmadan harcarız. Yıllarımızı, senelerimizi o kutlu gün için feda ederiz. O gün geldiğinde bütün çabalarımızın ve emeklerimizin karşılığını bulacağını ve o günden sonra çok daha güzel bir hayata sahip olacağımızı umut ederiz. Peki ya o beklediğimiz kutlu gün hiç gelmezse? Daha doğrusu kitaptaki soruyu direkt sorayım: "Ya, gayet sıradan bir yazgıya sahip sıradan biri olarak yaratılmışsak?” İşte Tatar Çölü, böyle yoğun ve gerçekçi bir şekilde yalnızlık hissi ile bekleme hissini okura geçirebilen bir kitap. Yazarın oldukça hüzünlü ve efsunlu bir dili var. Sanki en basit cümleleri bile kurarken arka fonda hüzünlü bir müzik çalıyormuş gibi hissediyorsunuz. İnsanın yalnızlığını ve hayal kırıklıklarını anlatırken yalnızlığı ve hayal kırıklığını tam yüreğinizde hissediyorsunuz. Bir anda hüzünleniyorsunuz. Yüreğiniz daralıyor. Kitabın kahramanı olan Giovanni Drogo'ya elinizi uzatıp kitaptan çıkarmak istiyorsunuz. İşte bu kitap, yukarıda da yazdığım gibi, hayatı, yalnızlığınızı, alışkanlıklarınızı, beklentilerinizi, değerlerinizi, her şeyinizi sorgulatıyor. Tatar Çölü Giovanni Drogo'nun otuz yılını anlatan bir roman. Romandaki mekanlar, şehir ve Bastiani Kalesi. Kalenin kuzeyi çöl, Tatar çölü. Issızlığın ortasında yıllarını harcayan ve umutla bir şeylerin olmasını bekleyen binlerce asker... Sadece bu paragraf bile kitabın konusunu tasvir etmeye yeterli aslında. Ama biraz daha derinleştirmekte fayda var. Giovanni Drogo, askeriyeden ilk görev yeri olarak kuzeyinde ıssız Tatar çölü bulunan Bastiani Kalesi'ne atanan bir subaydır. Drogo'nun Bastiani Kalesi’ne gidişi ile roman başlar. Kahramanımız, burada kalmak istemese bile zamanla alışkanlıkların ve rahatlığının etkisi ile kalede yıllarca kalmaya karar verir. Bu karar onun hayatındaki en önemli ve bütün hayatını etkileyen karar niteliğindedir. Aslında Drogo başlangıçta hemen geri dönmek ister ancak hastalık gerekçesiyle gitmenin mesleğine zarar vermesinden çekinerek dört ay kaldıktan sonra gitmesinin uygun olduğuna karar verir. Bu karardan sonra, kale bir takıntı, beklenen serüvenin gerçekleşeceğine inanılan yer, umut, kahramanca bir yazgının beklentisini körükleyen yer haline gelir. Bastiani kalesi artık Drogo'nun gitme gücünü elinden almıştır. Nasıl mı? Drogo zamanla kaleye alışır ve buradaki rahatlığından vazgeçemez. Zamanla Tatar çölüne olan tutkusu ve çölün derinliklerinden geleceğine inandığı kahraman yazgısı onu şehir yaşantısından daha çok cezbetmeye başlar. Kısacası kaleye alışır ve bu alışkanlık Drogo'nun yaşamında birçok şeyden vazgeçmesine sebep olur. Sonuçta tercih Drogo'nun tercihidir ve kalede kalma tercihi Drogo'yu hayallerinden oldukça uzak bir yere götürür ve arkasından kapıyı kilitler. Artık Drogo alışkanlıklarının ve umutlarının kölesi olmuştur. Aslında Drogo'nun Bastiani Kalesi'ne ilk gittiği zamanlarda kale ile ilgili kurduğu şu cümle her şeyi açıklıyor: "Burada her şey bir feragati andırıyordu; ama ne uğruna, hangi gizemli şey uğruna bir feragatti bu?" Yine kitabın içerisinde yer alan ve Drogo'nun tercihini en iyi özetleyen cümlelerden birisi de şu cümledir: "Belirli bir zamanda, arkamızda bir kapı kapanır ve bir şimşek hızıyla kilitlenir; geri dönecek zaman kalmamıştır." Son olarak, hayatımızda değişiklik yapmaktan ve alışkanlıklarımızdan vazgeçmekten korkmamalıyız. Bu hayat bizim hayatımız ve alışkanlıklarımızın veya kararlarımızın kölesi olmamalıyız.Çünkü alışkanlıklarımız ve geri dönemediğimiz kararlarımız, biz fark etmeden öylesine büyür ve vazgeçilmez olur ki, bir gün bir bakmışız hayatımızın sonuna gelmişiz ve elimizde hiçbir şey yok... "Bir sayfa, böylece, yavaşça çevrildi ve tüketilmiş günlere eklenerek öbür tarafa geçti, şimdilik biriken sayfalar ince bir cilt oluşturmakta ama buna karşılık kalan sayfalar bitmek bilmez bir hacim sunmaktadır. Ama yine de biten bir sayfadır, teğmenim, yani yaşamın bir parçası."
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
··
3 artı 1'leme
·
17,6bin görüntüleme
Havva ARSLAN okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık 👏
Bahar⠀ོ okurunun profil resmi
Yorumlamanızı çok beğendim. Birkaç cümlenizi alıntıladım. Umarım sorun teşkil etmiyordur :)
12 öğeden 11 ile 12 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.