Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

359 syf.
6/10 puan verdi
·
40 günde okudu
Öncelikle aşırı düzeyde Yunus Emre sevgisi taşıdığımı ve çocukluğumdan beri onun hakkında çokça öğrenmeye, okumaya çalıştığımı belirtmek isterim. Müstakbel eşimin önerisiyle pozitif telkinlerle başladım kitaba. Kitap, mekan ve karakterler konusunda sıkıcı bir şekilde başladı benim için, malesef. Belli bölümler geçince yazarın üslubu belirginleşmeye ve kitap daha akıcı olmaya başladı. Bu akıcılığı dönem ve tarihsel verilerin tutarlılığı ve güzel anlatım dili destekledi. Tabi ki kitabın belli bir bölümü bittiğinde, kendimce çok sahiplendiğim bir karakterin daha önce hiçbir kaynakta okumadığım bilgilerini, doğru tarihsel veriler eşliğinde okuyor olmak kitaba ve yazara biraz ön yargılı bakmamı sağladı ve kitabı okumam da biraz yavaşladı(aynı zamanda içeriğin menkıbelerde olup olmadığını kontrol etmekten). Ben kitabı menkıbelerden yola çıkan bir kitap olarak görmedim kurgulanmış bir roman. İçinde Evliyaullah'tan sayılan Yunus Emre değil, Anadoludaki tüm Yunus'ları kapsamış ve öylece yazılmış gibi. Bir kurgu roman olarak beğenebilirim ancak önceki Yunus Emre bilgilerim kitabı açık bir şekilde beğenmemi engelledi.    Roman başta akıcı değil, pek hayal kurduramıyor ama ilk bölümlerden sonra gayet akıcı olmaya başlıyor. Dili ağır değil, çocuklar da rahatlıkla okuyabilirler. Hatta Yunus Emre hakkında hiçbir şey bilmeyen biri için daha güzel bir roman olabilir diyebilir. Bununla ilgili aşağıda bir şeyler yazdım niye böyle düşündüğümü belirtmek amacıyla, çok önemli şeyler değil ama paylaşıp içimi soğutmak istedim sanırım. Keyifli Okumalar...   İçerik hakkında ____Spoiler____ Molla Kasım meselesi biraz düşündürücü. Çünkü; "Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme. Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir." sözleri Molla Kasım diye bir şahsı hiç tanımayan bir Yunus tarafından söylendiği haliyle kitap başlıyor. Ardından Molla Kasım'ın, kendini affettirmek adına Yunus Emre'yi bulmak için yola koyulup çıkıp gelmesiyle, Yunus'un kendi ağzından hikayesini dinlemesiyle kitap devam ediyor. İşte tam bu kısımda kitap bana biraz mantıksızca gelmeye başladı. Kitapta bu kadar doğru tarihsel veri bulunurken, ana temanın kurgu olması okumamı zorlaştırdı. Yunus Emre Divanının tek nüshasının(devrin gereği her şey el yazmasıyla çoğaltılırken) sadece Molla Kasım'ın eline geçmiş, parçalanmış gibi olması, günümüzden bakınca absürd geldi. Menkıbelerle alakasızlıklar ve mantık hataları doğurdu bu durum benim için. Bazı menkıbelerde; Yunus, Tapduk Emre'nin dergahına geldiğinde şeyhin halifesi Molla Kasım ve onunla yaşadığı fikir ve gönül ayrılıkları anlatılır. Yukardaki sözler düşünüldüğünde böyle olması araştırmacılarca(bkz. Mustafa Tatçı) da daha muhtemel görülür. Molla Kasım, Yunus'un aşk dolu hallerini ve sözlerini anlamamış, şeriat penceresinden bakarak sufi hallerine sürekli reddiye yapmıştır gibi anlatımlar geçer. Varsayalım ki Yunus, Molla Kasım'ı bilmeden tanımadan ve hiçbir şey yaşamadan bu sözleri söylemiş olsun. Yine menkıbelerden yola çıkarsak; Molla Kasım ismi bir künye olacaktır yani bir şahsı değil, şahsın yapacağı davranışın adı olacaktır ki, Kasım ismi taksim eden(bölüştüren) demektir. Bazı menkıbelerde de der ki; Molla Kasım üç bin şiirin binini yaktı, binini de şirk, küfür diye suya attı. Sonra pişman oldu ve Yunus'un kerametine inandı. Ancak Kasım sayesinde, Yunus'tan melekler de, insanlar da, balıklar da payını aldı. İkinci menakıp Yunus'un Molla Kasım şiiriyle örtüşemez çünkü bir insanın kendince bir şey yaparken şok olması için künye değil kendi ismini görmesi gerekir çünkü kimse künyeyi kendi üzerine alınmaz ama adını alınır. Yunus'un kendini hiç tanımayan ve kendine reddiyeci bir Molla Kasım şahsını da gaybi bir şekilde yazması bütün şiirlerinde ki Allah aşkı temasını çökertir. Çünkü olmamış bir olayı belirten tek bir satırı yoktur Yunus Emre'nin. Künye olarak kullanmış olması ayrı bir menakıp tabi ki ya da taksim etme fiilini gerçekleştiren Molla Kasım ayrı bir menakıp. Umarım doğru ifade edebilmişimdir düşüncelerimi. İki menakıp arasındaki mantık farklılıkları farklı cevaplar doğurmuşken, bir bütün halinde duran ve divanı kendiyle çelişmeyen Yunus Emre'yi çelişik bir kurguyla anlatmak bence yanlış. Sitare, İbrahim, İsmail(Samuel) ve daha bir çok karakterin tarih kaynaklarında var olduğu kesinmiş gibi bir anlatım hissi hem güzel hem de kötü. Od dışında bu isimleri başka bir yerde okumuşluğum yok hala arıyorum, inşallah bulurum da rahatlarım. Umarım hiç bilmeyenlere Yunus Emre'yi sevdiren kitaplar arasına giren ve öyle kalan bir kitap olarak kalır bu roman. 
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202241,8bin okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.