Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Biz de yıllardır içimize attıklarımızı -kırıklıklarımızı, tökezlemelerimizi, pişmanlıklarımızı, kaçırdıklarımızı, yetişemediklerimizi, özlediklerimizi, cesaret edemediklerimizi, kof cesaretlerimizin ardından yere yıkılışlarımızı, yediğimiz azarları, çıkmayan seslerimizi, kendimize bile fısıldayamadıklarımızı, açılamadıklarımızı, yeri, zamanı değilken ağzımızdan kaçırdıklarımızı, her gün arzulayıp bir gün dokunamadıklarımızı, arzularken üzdüklerimizi, yapmacık gülümsemelerimizi, selamlarımızı, aşamadığımız engelleri, engel olduğunu bilip de bilmezden geldiğimiz tutukluklarımızı, mazeretlerimizi, başkalarından ha bire işittiğimiz, başkalarına ha bire sezdirdiğimiz sitemleri, tutku sandığımız kaçışlarımızı, kaçtığımız tutkularımızı, zaman ayırmadığımız soluklarımızı, bir an durmamıza imkân vermeyen koşularımızı, içimiz giderken nedenli nedensiz kalakalışlarımızı, başkalarına söyledikçe inandığımız yalanlarımızı, peşinden gidemediğimiz doğruların aklımıza geldiğinde sıkışan yüreklerimizi, sıkamadığımız yumruklarımızı, keşif sandığımız tekrarlarımızı, çoktan sıkıldığımız hatıraları bir kez daha anlatmaya başladığımızda birden kaçan heveslerimizi, yarım kalan cümlelerimizi, fazladan söylediklerimizi; rezilliklerimizden daha utanç verici doğruculuklarımızı, huy, kişilik, karakter, seçim ya da beğeni diye adlandırıp üzerimize geçiriverdiğimiz, üstümüzde sakil durduğunu görmezden geldiğimiz kalıplarımızı, kalıbımızdan utanırız korkusuyla uzak durduklarımızın yarattığı çökelti katılaştıkça kaçan tatlarımızı, artan huysuzluklarımızı, yerli yersiz huylanmalarımızı, yitirdiğimiz saflıklarımızdan söz ettikçe artan sahteliklerimizi, kendimizin kötü bir karikatürü olmaya başladığımızı bilmenin yarattığı sıkıntıyı başka karikatürlere gülerek atma çabalarımızı, bütün bunların farkındaymışız gibi bir solukta hepsini sayıp dökmeye hazır olmaktan duyduğumuz gururu, sayıp döktüğümüzde hissettiğimiz beyhudeliği, bunları sayıp dökmenin de artık hava atmaya ya da başka herhangi bir şeye yaramayacağını sezdiren, bir kaş hafif kalkık susuşlarımızı, derinlik havası verdiğimiz sığlıklarımızı, hepsini, hepsinden fazlasını- sırtımızdan, koltukaltlarımızdan, kasıklarımızdan salarız dışarı. Sonra saldıklarımızı direnmeden kabul eden havayı yeniden soluruz. Kasılır gevşeriz, soluk alır veririz - kalbin atışı, kâinatın genişlemesi.
Sayfa 73 - "YAZ BİTTİ" DİYORLARKitabı okudu
·
291 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.