Kitap 20.yüzyılın başlarında, dünyayı kasıp-kavuran savaş yıllarında, İtalyanın unutulmuş, fakir mi fakir, okuma yazma, hesap kitap yapmasını unutmuş, dalaverecilerin üçkağıtlarına kanıp, zenginlerin silahlı ve avam elaltılarının yağmalamasıyla olan olmaz herşeyini kaybetmekte olan küçük bir köy ve sakinlerinin yaşamını ele alıyor. Ama okadar içten okadar bizden ki..
İlk defadır bir kitabın insanla bukadar samimi olabildiğine şahit oldum. Eee kim çevirmiş.. Sabahattin Ali. Yerinde, ince improvizasyonlarla esere o denli renk katmış ki, insanın içinden "Allah, Allah, elin gavuru benim dedem gibi gonuşuyo" diyesi geliyor.
Eserde pek öyle bi merkezde duran bir kahraman yok. Berardo Viola adlı bi karakter var. Emile Zola'nın Germinal'indeki Etienne karakterini anımsatıyor düşünce ve haraketleri ile. Ve iki noktada küçük bi yer tutan Bilinmeyen büyük adam stratejisini alttan alttan yürütmesile Souvarine'i andırdı.
Ve aslında hiç beklemediğim bir bitiş keşkelerle doldurdu içimi.. mutlaka okumanızı tavsiye ederim.