Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
·
Puan vermedi
Zweig bu kitabı Castellio’nun biyografini yazmasının çok faydalı olacağını belirten Matmazel Rosset’in önerisi üzerine kaleme alır. Castellio’nun yaşamı ilgisini çeker, savaşa karşı olduğunu ancak vicdanları susturmaya yönelik her despot iradeyle savaşı soylu gördüğünü belirterek, bu savaşı veren soylu kişilerin anılarını canlandırma adına çalışacağını yazar teşekkür mektubuna ve 1936 yılında kitabı tamamlar. Anlatılanlar 16. yy. Cenevre’de geçiyor. Katolik Kilisesine karşı başlatılan reform hareketleri içinde yer alan Protestan Jean Calvin, Zweig’ın mektupta bahsettiği vicdanları susturan despot iradedir. Zweig Calvin’i anlatırken zorba kimdir, neler yapar, neden yapar, hissettikleri nelerdir, neden taraftar bulur gibi sorulara karşılık buluyorsunuz. Zweig büyük olasılıkla bu kitabı yazarken Calvin’i kendi içinde bulunduğu dönemin faşist lideri Hitler’le özdeşleştirmiş olabilir diye düşünüyorum. Bu kitabı değişik coğrafya ve dönemlerde okuyanlar da mutlaka özdeşleştirecekleri bir despot, bir zorba bulacaklardır. Bu çağrışımı yakalayabilirseniz –ki bu zor olmayacaktır- kitapta yazılanlar daha anlamlı gelip, ilginizi çekecektir. Calvin fikirlerini aykırı bulduğu Serveto’nun yakılarak cezalandırılmasını sağlar. Yüzlerce insanın engizisyon mahkemelerinde cezalandırılması o dönem için aslında normal bir durumdur ancak bu cinayet Avrupa’nın birçok yerinde tepkilere neden olur bir fanatiğin sadece kendi öğretisini yaymak için neler yapabileceğinin bir işaretidir. Bu olay üzerine susturulan vicdanlar adına ses olan Castellio tüm gücü elinde bulunduran Calvin’e karşı büyük bir cesaretle bir tek o karşı çıkar. Tüm güçleri elinde bulunduran Calvin’e karşı tek silahı kalemidir. Onu destekleyecek cesur, güçlü dostları yoktur. Bu bağlamda çalışmasının sayfasına düştüğü ‘Sivrisinek file karşı’ notu yaptığının farkında olduğunu buna rağmen vicdanının sesini dinlemenin yaşamından önemli bulduğunu gösteriyor. Dindeki farklı yorumların sapkın olarak değerlendirilmemesini, kendi öğretisini şiddetle, barbarlıkla kabul ettirmesinin suç olduğunu, dünyada bir değil birçok hakikatin bulunduğunu, insanların bir arada yaşayabileceklerini anlatan hoşgörü manifestosu yazar. Sonrasında da Calvin’i suçlayan çalışmasında Serveto’nun yakılarak öldürülmesinin cinayet olduğunu nedenleriyle açıklar. Castellio’nun bu çalışmalarındaki fikirleri kendi zamanını aşan evrensel özelliğe sahiptir. Bu yüzden günümüzde de çıkarılacak dersler vardır. Tarihin değişik dönemlerinde sabit fikirli diktatörler çıkmıştır. Ancak hiçbiri tek bir din, tek bir fikir, tek bir ulus gibi özgürlüğü kısıtlayan, köleleştiren bir düzen dünyaya hakim olamamıştır, mutlaka özgürlük savunucuları çıkıp direnecektir. Stefan Zweig’in okuduğum ilk biyografi kitabıydı. Zweig tarihte yer alan bu olayın her ayrıntısını kendine özgü üslubuyla işlemiş, kitaptaki satırları edebi, tarihi, vicdani değerlerle bezeyerek büyük bir emek harcamış. Yazdıklarını büyük bir ilgiyle okudum. Serveto’nun anlatıldığı bölümde onun en insani ihtiyaçları için isteklerini duymayan, ona yapılan insanı alçaltan tutumlar ve duyarsızlıklar karşısında öfkelendim, utanç duydum, üzüldüm. Zorba karşısında eğilmeyen dimdik duran, bu uğurda yaşamlarını hiçe sayan Castellio’yu, kitabıyla beraber yakılacağı meydanda bile fikirlerinin yanlış olduğuna dair kendisinden koparılmak istenen itirafta bulunmayarak geri adım atmayan Serveto’yu tanımak beni onurlandırdı. Her daim zorbaların karşısında duran Castellio’lar olmuştur ve olacaktır. Zweig’ın kitabı yazma sebebi adına okunmalı. “Bir insanı öldürmek, asla bir öğretiyi savunmak demek değildir: Bir insanı öldürmek demektir:” (S 174) “Ah, sizi gözü körler, siz gözü kararmışlar, siz kana susamışlar, siz iflah olmaz sahtekârlar! Hakikati ne zaman göreceksiniz? Ya siz fani yargıçlar, kendi keyfî kararlarınızla insan kanı akıtmaya ne zaman son vereceksiniz?” (S 178) “Çünkü her yeni doğan insanla birlikte yeni bir vicdan doğar ve daima birileri çıkıp fikri görevini yerine getirmesi, insanlığın vazgeçilmez hakları uğruna eski kavgaya yeniden başlaması gerektiğini hatırlar ve her zaman bütün Calvin’lere karşı bir Castellio ayağa kalkar, iktidarın bütün zorbalığına karşı düşüncenin mutlak bağımsızlığını savunur.” (S 222) “Hakikati aramak ve onu kendi düşündüğü gibi ifade etmek asla suç olamaz. Kimse bir inanca zorlanamaz. İnanç özgürdür. “ SEBASTIAN CASTELLIO 1551
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'eStefan Zweig · Can Yayınları · 20201,793 okunma
··
74 görüntüleme
Aimée okurunun profil resmi
Gerçekten de incelemeniz dikkat çektiğiniz tesbitlerle ayrı bir renk ayrı bir boyut katmış. Okuyalı bir yıl olmasına karşın tekrardan okuma isteği uyandırdı incelmeniz. Tekrar okuyacam. Emeğinize kaleminize sağlık.huzurla barışla kalın. Vesselam
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.