Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

218 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Boşluk, hiçlik, gerçek, hayal, falan filan
Nereden başlayacağımı bilememenin çaresizliğiyle başlıyorum. “Söylenecek sözün çokluğu bazen insanı dilsiz bırakır. Tıkanır kalırsınız.” sözünün hakikatine inanarak ama yine de yazmaya çalışarak başlıyorum. “Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç. Yazı hariç. Evet tabii, tek teselli yazı hariç.” cümleleriyle biten Kara Kitap’ı anarak, hayatla yazının muhteşem buluşmasına şaşırarak başlıyorum. Bozkırkurdu’nu okurken kendini hatırlatan “Sizi rahatsız etmeye geldim” diyen Ali Şeriati cümlesiyle başlıyorum. Daha kitabın ilk sayfalarında kitabın sonundaki Sihirli Tiyatro’daki binlerce kapıdan habersiz “Okudukça zihnimde sayısız odalar açılıyor” demiştim. Bu sayısız odalarda biriken sonsuz kelimelerimi bir düzene sokmak bu yazıyı yazmaya başlamış olan bana hala imkansız gibi görünüyor. Ama başladım devam ediyorum. Neden böyle? Kaç kitap, kaç insan, kaç olay bizi şiddetle sarsıp her şeyi en baştan, en derinden düşünmemize, hissetmemize sebep olabilir? Bu gerçekleştiğinde de nasıl kolayca ifade edebiliriz her şeyi? Parçalanmış iki ruh içindeki (kurt-insan) Harry Haller'i, onun gerçeklik ve düş algısını, eski ve yeni arasında sıkışıp kalmışlığını, sonsuz yalnızlığını, kendi içinde kaybolmuşluğunu ve bulunma isteğini hissetmek kolay ama ifade etmek zor. Hepsi için ayrı bir kitap yazılabileceğini düşündüğüm, okuyup başa döndüğüm paragraflar, cümleler. Bazen sadece bir benzetme, bir kelime. Harry Haller, kendi içinde kayıp, gerçeğin içinde, savaşı, teknolojiyi, burjuvayı, siyaseti ve daha birçok şeyi sorgulayan Bozkırkurdu ya da. Harry'nin kendi yalıtılmış dünyasında birlikte yaşadığı yazarlar, sanatçılar. Bence hepsi ayrı bir araştırma konusu Harry'i daha iyi kavrayabilmek adına. Descartes, Pascal, Shakespeare (Hamlet), Novalis, Dostoyevski, Nietzsche, Sokrates, Dante, Einstein, Baudelaire, Jean Paul, Hamsun, Cervantes ( Don Kişot), Matthisson, Kleist, Platon. Okuyun. Haydn, Beethoven, Schubert, Liszt, Wagner, Çaykovski, Gluck, Pachelbel, Hugo Wolf, Chopin, Händel, Bach, Brahms. Dinleyin. Mozart ille de Mozart ve onun Sihirli Flüt’ü. Düşünde Goethe ile buluşması ve Bozkırkurdu incelemesinde Faust ile sorgulanan iki ruhluluk kavramı: "İki ayrı ruh, ah, yaşar göğsümde” sözünü söylerken Faust, göğsünde aynı şekilde Mephisto'yu ve diğer bir yığın ruhu barındırdığını unutmuş gibidir. Nitekim bizim Bozkırkurdu da iki ruh ( kurt ve insan) taşıdığına inanır ve daha bu kadarıyla göğsündeki yeri iyice daralmış hisseder. Göğüs, beden her zaman tektir, içinde barınan ruhlar ise iki ya da beş değil, sayılamayacak kadar çoktur; insan yüz zardan oluşmuş bir soğana, pek çok iplikten dokunmuş bir kumaşa benzer.” Sonsuz ruhlarımıza selam olsun. 40-62 sayfaları arasındaki Bozkırkurdu üzerine inceleme belki birkaç kez okunmalı. Ki her paragrafı birkaç kere okudum. İnceleme sonrası üzerine yeniden düşünmemiz gereken konular: *Çift kişilik * Acı, mutluluk * Bağımsızlık, özgürlük * İntihar * Burjuva ve burjuva içindeki outsider'lar * Mizah * Ben’in bütünlüğü * İnsan “Yalnızca kaçıklar için” diye boşuna dememiş. Ve; Bozkırkurdu’nun gördüğü rüyaların beni götürüp bıraktığı yer hep hatırladığım Ahmed Arif’in Suskun şiirindeki o cümle: “Rüya bütün çektiğimiz.” Kendi kuyusundan çıkıp gerçeklerin dünyasına dönmekte zorlanan Harry sonunda Hermine'nin emirlerine uyarak başka bir dünyaya adım atıyor. Çocukluğundaki Hermann'a benzettiği Hermine. Onu çocukluğuna, gençliğine geri götürecek olan Hermine. Eski ve Yeni, eski Harry ve yenisi, zıtlıklar ve zıtlıkların uyumu arasında gidip gelen Harry tuhaf bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta düşlerin mi yoksa yaşamın ve gerçeklerin mi haklı olduğunu sorguluyoruz. Neyin içinde olduğumuzu bilemeyerek. Sonra ölümsüzlüğe, Tanrının ülkesine, “ermişler”in dünyasına, bütün aradıklarımızı karşımızda bulacağımız “sonsuzluk” evine gidiyoruz. Yüreğimizdeki özlemle. Gerçeğe dönüp sinemada Hz. Musa kıssası seyrediyoruz, sinemayı da sorgulayarak. Yeni Harry şenlik yaşantısında, maskeli baloda bireyin kalabalık içine gömülüp yok oluşunu ( Unio mystica/ Mystical union) deneyimliyor. Nihayet Harry herkesin giremeyeceği o “sihirli tiyatro”ya, aynada, şimdiye kadar kendini gördüğü Harry’e, bozkırkurduna, bir hayale baktıktan sonra adım atıyor. Tam da burda aklıma Necip Fazıl Kısakürek’in Aynalar şiiri geliyor. Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;  İşte yakalandık, kelepçelendik!  “Ben hiç kimseyim” diyen satranç oyuncusu bana Game of Thrones daki Arya Stark’ın “Noone/Hiç kimse” olma macerasını hatırlattı. Kişiliğin kurulmasıyla satranç arasındaki ilişki oldukça etkileyici. Dağılan kişiliğimizin taşlarıyla yeni bir oyun kuruyoruz her defasında, pek çok ruh ve bir yığın ben'le. “Bir gün gelecek, ben’in parçalarıyla oynanan bu satranç oyununun daha iyi üstesinden gelecektim. Bir gün gelecek, gülmesini öğrenecektim. ..” Belki de hiç öğrenemeyecek. Harry’nin karamsar ve karanlık dünyasında bir ışık aramaya çıktım, düşler ve hayaller dünyasında gerçeği sorguladım. “Yaşadığımız dünyanın gerçek mi hayal mi olduğunu söylemek zor.” diyerek Boş Ev’de buldum kendimi. Şimdi diyorum ki keşke bir "ah" deyip sussaydım. Kim inanır bana.
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,7bin okunma
··
510 görüntüleme
CEYLAN okurunun profil resmi
Oradan oraya gittim geldim. Alıntılı incelemelere bayılıyorum. Çok güzel hissetmiş ve hissettirmişsiniz bize kitabı. Ağzınıza sağlık
Habibe okurunun profil resmi
Çok sevindim; teşekkür ederim :)
Beyza okurunun profil resmi
Ben de incelemenin etkileyiciliğine, güzelliğine söz bulamadımdı...Yüreğinize, emeğinize sağlık. ^_^
4 önceki yanıtı göster
Habibe okurunun profil resmi
Çok zarifsiniz, zarif ruhlarınıza selam olsun :)
1 sonraki yanıtı göster
Hatice okurunun profil resmi
Müthiş bir incelemeydi. Ve hayat bir oyun ve oyalanma dan ibaret ti.. ve ölünce uyanacağımız bir rüya dan.. Ve altı çizilesi cümle “Söylenecek sözün çokluğu bazen insanı dilsiz bırakır. Tıkanır kalırsınız.”
Habibe okurunun profil resmi
Evet "rüya bütün gerçeğimiz". Çok teşekkür ederim :)
Homeless okurunun profil resmi
Sonuna da “keşke gölgesine razı bir fesleğen olsaydım” alıntısı yakışırmış sanki :) yine çok kapsamlı, etkileyici bir inceleme olmuş. Tebrik ederim.
2 önceki yanıtı göster
Habibe okurunun profil resmi
Aslında sonuna Didem Madak'tan Ah'lar Ağacının " Ne diyecektin, ne söyleyecektin Şairlerin şahı olsan,  Bir AH’dan başka." kısmını düşündüm ama daha fazla uzatmamak için yazmadım sanırım. Demek ki Didem Madak bir tek benim aklıma gelmemiş. :)
5 sonraki yanıtı göster
Hazime Pakel okurunun profil resmi
Müthiş bir inceleme 👍
Habibe okurunun profil resmi
çok teşekkürler :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.