Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba arkadaşlar. Oldukça güzel bir kitabımızı daha sona erdirirken hemen söylemem gereken bir durum var. Bu kitap 304 sayfa değil, 192 sayfa. Maalesef yetkili olduğum halde bu durumu değiştiremiyorum ama olsun ziyan yok. Tarih sevmeyen arkadaşlar bir de uzun diye merak ettikleri kitabı bırakmasınlar. 192 sayfa nedir ki, hemen bitiyor gözünüz korkmasın. Ayrıca burada bizimkilerin sevmediği birine (şimdi neden öyle dediğimi anlarsınız) ben teşekkür edeceğim. Hatta kocaman teşekkür edeceğim. O kişi Editör İsmail Küçükkaya. İlber Hoca ne derse tamam deyip kolları sıvayan bu kişi, el attığı kitapları o kadar güzel düzenleyip sunuyor ki, sayfalar su gibi akıyor, gayet düzenli ve pratik. Her şehirde bir resim çalışması yapmış ve İlber Hoca’yı da mutlaka araya sığdırmış. Böyle bir emeğe de teşekkür etmeden geçmek; sadece ve sadece yobazlık olurdu. Şöyle bir bakacak olursak bizim en büyük dertlerimizden biri olan Kırım üzerinden başlıyoruz. Neden en büyük derdimiz Sadık Koçak? Bu soruyu soracak olursanız da birazdan bahsedeceğim. Akabinde Orta Doğu üzerinden konuşuyoruz. Suriye, Şam, Halep, Kudüs, Irak, Lübnan. Bunlardan bahsediyoruz. Ben özellikle bir konuya değineceğim. Biz neden bu topraklarda halen bizleri bekleyen Irkdaşlarımızla iletişime geçmiyoruz? Benim tüm problemim bu aslında ve bu yıl sınava girdim. Girdiğim sınavda çok da kötü olmayan bir puan alsam da tercihimde sadece Coğrafya ve Tarih bölümlerini yazdım. Çünkü en büyük amacım eğer bir Coğrafya yahut Tarih bölümü mezunu olabilirsem; o topraklara gidip araştırmalar yapmak, tarihimize katkıda bulunabilmek ve geçmiş dönemimizin aydınlatılmasını sağlayarak geleceğe ışık tutan insanların yanında bulunmak. Allah nasip ederse olacak. Mısır, Bahreyn, Yemen gibi ülkeler ve burada yaşadıklarımızdan da konu açtık. İskenderiye Kütüphanesi olsun, Osmanlı Mirası olsun, bize çok sıkıntı yaşatan ve adına türküler yazdığımız Estergon ve Yemen üzerine bahsettik. Bir Yunan kültürüne giriş yaptık. O konuda halen sıkıntımız var ama medyanın yansıttığı gibi Yunanlarla değil; kendi ırkdaşımız Türklerle. Sıkıntı şu. Hristiyan diye onları Mübadele zamanı Yunana zorla gönderdik. Gidecek olanlar Hristiyan olanlar değil Türk olanlardı ve kendi amcalarımız, dayılarımız bize düşman kesilmiş gibi düşünün. Durum tam olarak böyle oldu. Onlar suçsuz, gönderen de CAHİL olunca sonuç böyle yansıdı işte. Girit, Atina, Ayranoz ama bir Türk için en önemli şehirlerden olan Selanik bizim bahsettiğimiz yerler. Selanik neden önemli diyen bu konuda ciddiyse Türkiye Cumhuriyetini kuran zatı muhteremin doğum yerine bir baksın diye tavsiye ediyorum. Arnavut, Makedon ve Bosnalı kardeşlerimiz; Budapeşte gibi gezilen görülen yerlerin hem tanıtımı hem kültürel özellikleri üstünde iyi durduk. Akabinde bir İran girişi vardı ki, gerçekten İran ile neden düşman olunduğunu anlamıyorum ben. Biri diyor çok savaştık, biri diyor İslam doğru yaşanmıyor falan. Arkadaşlar, ona bakacak olursak dünyanın en çok birbiriyle savaşan kuzenler diyebileceğimiz milletler kendi arasında AB denilen birliği kurdular. Yani bu kafadan artık çıkılması gerekiyor. Aynı kafa Osmanlı gibi bir İmparatorluğun sonunu getirdi. Bu artık bağnazlık olmaz mı yani? Gelişen dünyaya göre biz de komşularımızla iyi geçinmeliyiz. Zaten en çok etkilendiğimiz kültür bunlar olduğuna göre bunlara düşman olursak bir yerde kendi kültürümüze de düşman olmuş olmaz mıyız? Çok karışık bunlar çok. Aynı şeyi Rusya bahsinde de söyleyeceğim ama fazla tekrar etmeye gerek yok. Zaten şu son olaylar artık işin siyasi boyutunu tamamen kenara bırakarak konuşacak olursak, bizlere Batı ve Doğu’nun tamamen kopmaya yakın olduğu ve Doğu ülkelerinin kendi arasında dayanışmaya gittiğini gösteriyor. Burada da devlet adamlarının zekası belirleyici rol olacaktır. Rusya da özellikle Kültür anlamında Türklerle askeri ve eğitim hatta evlilik alanında da oldukça birleşik bir ülke olduğundan bu etkileşim kaçınılmaz olacaktır ve bizler bunun iyi tarafını almalıyız. Rusya dendiğinde aklımıza ne zaman ki sapıkça kadınları getirmezsek; işte o zaman kendimizi kültür anlamında zenginleşmiş bulacağız. Ayrıca işlenen bir konu da Kafkasya. İtalya ve İspanya ile etkileşimler, İtalya ile süregelen yılların ilişkisi zaten ortada. Bu konuda paylaşım da yaptım zaten çok detaya girmeyeceğim. İspanya tamamen farklı bir konu. Çok sevdiğim bu Latin ırkı tam manasıyla çözdüğümde daha net bahisler üzerinden ve onlar üzerine yazılmış bir kitaptan sonra daha net bilgilerle bahsedeceğim onlardan. Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Hindistan bahislerimizden sonra asıl konumuz Japonya ve Çin’e geliyoruz. Şimdi Japonlar zaten çok başka Irk. En son döviz bürosunda bir Japonun aynı paraya sürekli daha fazla TL alması muhabbetiyle intihar ettiğini anımsayınca hani onların karakteri hakkında yorum yapmanın fazladan bizlere katacağı unsur sadece Kültür. Biz kültürsüz değiliz; bazı toplumlar fazla kültürlü. Son konumuz da Çin. Bilinen tarihimizden beri çekiştiğimiz ve kopamadığımız tabiri caizse bizim Amcaoğulları. Aramızda bitmeyen savaş, askeri deha, eğitim ve kültür. Bitmiyor. Bitmez de. Benim onlarda en hayran olduğum konu ise saygı. 1 Milyardan fazla nüfus ile trafik yok eziyet yok. Heh şimdi şu konuya gelelim. İşte Çinliler şuna işkence yapıyorlar, şöyle böyle falan duyuyoruz değil mi? Şimdi İstanbul’a gelen Çinli gruplara ara sıra Sultanahmet civarına gidince göz atmanızı isteyeceğim. Ellerinden ekmeklerini alsanız gider bir ekmek daha alır onu da size verirler. Hani bu bizim ülkemizdeki tecavüzcülerin, pedofililerin basına yansıması gibi. O şerefsizler var diye hepimiz öyle değiliz sonuçta. Tabi biz sadece işimize gelen tarafı aldığımızdan gerisini önemsemiyoruz, sonra da neden geriyiz? Geri olursun tabi. Bak bakalım insanlar hangi yüzyılda. 21. Yüzyıl toplumunda halen Milatı geçememiş insanlarla yaşayanınız vardır. Allah asıl sizlere sabır versin. Böylece güzel bir kitabı daha bitirdik. Sizlere çok net bir şey ekleyerek bitireceğim. Hani İlber Ortaylı ya da Tarih konusu size zor, sıkıcı, uzun falan gelebilir. Doğaldır. Bazen bende bayılıp gidiyorum. Ama kitabı düzenleyen isimlere bakın. Asıl iş o isimlerde. O düzenleme işini yapanlar bu işin ehliyse kolay kolay sıkılmazsınız. Böylece tatilin son gününde sizlere mutlu okumalar ve bol gezmeler diliyorum. Gördüğüm kadarıyla kimse evde değil. Keyifli ve mutlu günler dilerim..
Eski Dünya Seyahatnamesi
Eski Dünya Seyahatnamesiİlber Ortaylı · Timaş Yayınları · 20171,167 okunma
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.