Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Manastırlı Hilmi Beye Birinci Mektup
Hiçbir yere taşmıyorum, kendime sızıyorum yalnız
·
10 görüntüleme
Şinka okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben İşte şu begonya, işte yalnızlık İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda İşte yok oluşumdan doğan kent Hiçbir yere taşmıyorum, kendime sızıyorum yalnız Ben dediğim koskocaman bir oyuk Koltuğun üstünde, aynadaki yansıda Bir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımda Yaşamayı tersinden kolluyorum sanki Yetişip öne geçiyorum sık sık. Sözgelimi Bir iki saatte bitiveriyor bir mevsim İyi Bugün pazartesi mi? kapının, pencerenin durumu Salıyı gösteriyor. Salondaki büyük saati sattım Saatin ölçebileceği Herhangi bir zaman parçası yok Gittiği yeri bilmeyen böcekler gibiyim Bir oyuğa, oyulmuş bir yaşama Ne gereği var ki saatin Balkona çıkıyorum sürekli Yollar yollar yollar katediyorum sanki böylece Bir semtin ilk rengini alıyorum Örneğin Ümraniye’de bir çay bahçesindeyim Bazan Anılardan anılara bir yol Ve Anılardan anılara sallanan bahçe Hangi yaprağı koparsam son anı avucumda kalıyor İyi. Yeniköy’de bir kahve içer miyiz, dedim bu sabah Bu sabah bu sabah Oralı olmadı kimse –pazartesi miydi– Oyuğumdan çıkmıştım tam, begonyamsa güller içinde Nasıl? Güllerse güller içinde yani Ve balkon demirinde bir martı. Dedim ki Deniz şuralarda bir yerde olmalı Çıt yok evin içinde Deniz şuralarda bir yerde olmalı Çıt yok Sanki dünyadaki bütün çay ocakları kapalı Ve göklerden tepelere inen bir sokak Ya da bir akarsuyum ben Denizse Şuralarda... Yok önemi bir iki gün kaldı –martı– Balkonda Deniz de öldü sonra, martı da İyi iyi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.