Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Niyet Ettim Hans'ı Anlatmaya....
Palyaço... Birinci tekil şahıs tarafından anlatılan kitap hayatını palyaçoluk yaparak kazanan, protestan zengin bir ailenin oğlu, katolik bir kadının sevgilisi olan dinsiz bir adamın, Hans'ın hikayesidir. Birinci tekil şahıs tarafından anlatıldığı için elbetteki yaşanan olayları objektif olarak sunmamaktadır. Kitapta Hristiyanlık ve mezhepleri, Alman milliyetçiliği, zenginlik, sanat ve sanata ödenen para ( sanatçıların yaşarken karılarına bir ayakkabı bile alamazken öldükten sonra eserlerinin değerlenmesi gibi), aldatılmak, terk edilmek, cinsellik, aile hayatı, anne babanın insan üzerindeki etkileri, savaş, savaşın toplum üzerindeki izleri, aldatılan ve sevgilisi tarafından terk edilen depresif bir palyaçonun gözlemleri ile anlatılmaktadır. Kitap her ne kadar Alman -Hristiyan bir toplumda geçse de insanların dini inançlarının kullanılarak belli kalıplara itilmesi veya ötekileştirilmeye çalışılması, baskı altında tutulması veya belli dini topluluklara üye olanlara kazanç ve itibar sağlaması gibi aslında yakından tanık olduğumuz her toplumda yaşanan olayları gözler önüne serdiği için bugün artık evrensel bir konuya sahip olduğu söylenebilir. Toplumsal değerlendirmelerin yanı sıra: İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman milliyetçiliği yapan insanların daha sonra para ve kazananın yanında olma arzusu ile kapitalist çizgiye evrilmeleri gibi; tüm insanlarda "iyi-kötü-bencil-duyarlı" gibi bir çok duygunun aynı anda yer aldığı, kimsenin sadece iyi, sadece kötü yada sadece bencil olamayacağı gibi insana dair değerlendirmeler de yapılmış. --------- Yahudi Soykırımı ve Nazizimle ile ilgili yapılmış olan filmlerde (Schindler'in Listesi, Hayat Güzeldir, Piyanist vb) biz sadece çeşitli işkencelere maruz kalan Yahudileri ve onlara işkence eden, zorba, faşist Alman askerlerini görürüz, bu kitap sayesinde o sıradaki sivil Alman halkını da biraz olsun tanıma fırsatım olduğu için ayrıca beğendim. (Peki bu incelemenin sonu ne zaman gelecekti!!?) Sapıklığın değerlendirilmesiyle de ilgili olarak dikkat çeken bir bölümü de yazmadan geçmek istemiyorum. Sapıklığın duygularla ilgili değil fikirlerle ilgili olduğunun vurgulandığı bir bölüm var ki bence çok doğru bir tespittir. Sapıklık fikirlerin ürünüdür, bu fikirlerin topluma ekilmesinin sonucudur. İnsan doğduğunda sapık değildir, ama sapkınca fikirlere maruz kalarak sapıklaşabilir. Bir diğer dikkatimi çeken bölümü ise ıspat yükünün olmamasının insanı nasıl rahatlattığı ile ilgili olan kısmıdır onu da es geçemeyeceğim. (Düz okuyucuyum neden bu kadar yazıyorum bilemiyorum) Bir şeyi ispatlamaya çalışmamanın rahatlığı paha biçilmezdir. Ben buna kendi düşünce dünyamda "kendine saklamak" derim. Bazı Bazı yerlerde anlatılanların acaba tüm bunlar palyaçonun sanrısı mı diye düşündüm çünkü bazı bölümler gerçekten gerçek dışı gibi -yok artık bu kadar da dibi boylamış olamaz- dedirtti. Ben depresyonu severim, sosyopat, şizofren, depresif roman karakterlerini de severim. Bu nedenle beğenerek okudum. Herkese iyi okumalar. (inanamıyorum bitirdim galiba)
Palyaço
PalyaçoHeinrich Böll · Can Yayınları · 20141,505 okunma
··
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.