"Benim sevgili ve sevecen kırk beş kiloluk babam, çaydanlık kafamın pişirip kotardıklarıyla yüksek daktilom üzerinde koşturuyor, kilise ermişi sabrım da bu yüzden. Çünkü futbol topum öksürerek damarlarıma bakteri saldığı gece saatlerinde uyku tutmayan çaydanlık başım öyküler pişirip kotarıyor, babam da sabahleyin yazıya geçiriyor hepsini.
Babam kırk beş kilo ağırlığında, daktilo ise yirmi iki kilo, ama babam bu işin kendisi için bir dinlence sayılacağını söylüyor. Oysa gerçekte korkuyor, öbür türlü tava karalığını geride bırakıp acılar içinde kıvranarak doğrulup kalkacağımdan ve daktilo başına geçeceğimden çekiniyor. Benim ne tedirgin biri olduğumu biliyor, düşlerimi saatlerce daktiloda kâğıda geçiriyor bu yüzden, kırk beş kilo yirmi iki kilo üzerinde. Kaçıkça bir şey doğrusu, düpedüz kaçıkça!"