İsimler farklı hikaye aynı. Fante' nin hayatı. İtalya' dan Amerika' ya göç etmiş bir aile. Duvar işçisi, alkolik, kumarbaz, zampara, maço karakterli bir baba, katolik, dindar bir anne, birbirleriyle geçinemeyen farklı karakterdeki kardeşler.
Fante bu kitapta Henry Molise ismiyle karşımızda. Baba evinden uzak bir şehirde kendi ailesini kurmuş bir yazar. Hovarda bir baba ile dindar bir annenin evliliği ne tür sorunları beraberinde getireceği malum. İhtiyar babanın zıvanadan çıkması Henry' i baba evine geri dönmeye zorlar. Anlaşılmaz, huysuz, aksi, sarhoş, kumarbaz, zampara babasını ihtiyarlamış haliyle yavaş yavaş anlamaya başlar. Babası seksenine merdiven dayamış bir ihtiyar olmasına rağmen rüyasında ağlayıp annesini sayıklayan bir çocuktur hala. Her ne kadar babasına kızsa da kendisi de Baba değil, çocuk rolünde kalmak isteyen bir adamdır Henry.
Bizim aile tablosundan uzak ama yine de yakın buluyorum. Babam zar görse hap diye yutar, sigara bile içmez, annem şu günah bu günah tarzında dindar biri değil, kardeş sayımız az. İtalyan asıllı olmasından sanırım anlattığı yaşam tarzları tanıdık geliyor. Hani Baba filminde Michael köye gittiğinde kahveciye bir kızı sorar, kahveci kızın babası çıkar bunu kovar, o da niyetinin ciddi olduğunu söyler ortam yumuşar, kızla görüşmeye başlar tabi kızla görüşürken arkasında kızın yedi sülalesi de arkalarından gelir, aman sevişmesinler, aman seks yapmasınlar :) Akdeniz ülkelerinin benzerliği sanırım. Gerçi biz arap ülkelerine evrildik ama neyse.
Bir de şu sarhoşken yapılan konuşmalar yok mu hep Trakya' yı anımsatıyor nedense :)
Sade bir yazar Fante. Her kitabında hayatını anlatıyor. Benim dediğimi yap yaptığımı yapma diyerek de değil. Ne halt ettiyse yazıyor. Ayrıca pisliğin teki.
Her okura hitap edecek bir yazar değil. Sevdalılarına keyifli okumalar.
Yaşasın Dago :)