Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

360 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İNSAN MEKAN PSİKOLOJİ ARASINDA KALMIŞ BİR ADAM: KAFKA
YouTube kitap kanalımda Kafka'nın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/VC6JxCLzwNI "Hiç durmadan sorunu hayırlı bir sonuca ulaştırmak için çabalıyorduk, ama sürekli olarak kaçıp kurtulmak istediğimiz meselenin içine daha fazla gömülüyorduk." Franz Kafka Kaç haftadır bu kitaba inceleme yazabilmek için Kafkaesk bir hava renginin olmasını bekledim. Ulaşmak istediğim mekanla arama havanın rengini koydum, ne kadar koyuysa o kadar iyiydi. Şato, yarım kalmış bir kitaptır. Dava kitabındaki olumsuz ve distopik hava yerine Şato nedense kitap boyunca sizi umut verici şekilde bir mekana ulaştırma güdüsü içerir. Düşünceler, insan ile bir mekana ulaşma amacı içerisinde ortada bu denklemin eşitliğe ulaşmasını sağlayan havanın rengini belirler. Ne kadar yakınlaşırsan o kadar uzaklaşırsın Şato'da, çünkü Kafka'nın mekanları insanlarla mekanlaşır ve Kafka'nın insanları ise mekanlarla insansılaşır. Böylece bulanık ve muğlak da olsa bir Kafka silüeti edinmiş oluruz. Yetmedi mi? Peki. Dönüşüm kitabındaki id basamağını geçmiş, egosuyla sorgulamış fakat süperegosunda kısılı kalmış Gregor Samsa'nın, Dava kitabındaki id basamağını çok çetin yaşayan, ego basamağındaki sorgulamalarından sonra süperegoya geçmeye fırsatı kalmamış K.'nın aksine Şato kitabındaki K. id döngüsünden çıkamaz. Her zaman tutkuyla, azimle, şevkle otoriteye, şatonun heybetli mimarisine, kişi odaklı bir iktidara ulaşmayı çabalar. Fakat sanırım bu noktada Gotik mimariden bahsetmek gerekecek biraz. Şato mimarisi denince Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Masal Şatosu yerine bu romanda akla sivri uçlu kuleleri, dominant renkler olan siyah, beyaz ve gri renkte tonları, göğe doğru yükselme hevesi gösteren bölümleri içeren bir Gotik mimari gelir. Bu sivri uçlar ve göğe doğru yükselme hevesi otoritenin heybetini, ihtişamını göstermek amacı içerisinde gelişir. Gotik mimaride binalar yatay yerine dikey yönde uzamak isterler. Aynı insanın karşısına dikilen otoritenin alt kesimden olan farkını ortaya koymak için onun üzerindeki ezici üstünlüğünü, görkemini ve ulaşılamazlığını göstermek isteyen bir yansıtış gibi değil mi? İnsanların ihtiyaçlarına ve sorunlarına, insan ölçülerinin proporsiyonlarına eğilen mimari Rönesans ve Barok zamanlarındadır, kanaatimce eserde insan sorunları üzerine düşünülen bir mimari ve roman yapısı olsaydı K. da bu "id" aşamasında sıkışmış kalmazdı diye düşünüyorum. Bu roman 1926 yılında yazılmıştır, yani Gotik mimari dönemi asırlar öncesinde kalmıştır diyebiliriz. Yani roman ve içinde barındırdığı dönem itibariyle roman insanlarını anakronik diye tanımlarsak yanlış olmaz kanaatindeyim. Kafka, Şato'da bürokrasiler ve otoriteye ulaşma çıkmazları arasında aynı zamanda kimsenin de bu ulaşma yolu içerisinde yardımını alamadan kalmış insanın ne kadar çağa uymaz ve eskimiş olduğunu da göstermeye çalışmış olabilir. Olabilir, düşünüyorum, yapabilir, edebilir, şöyle olabilir, böyle düşünülebilir. Bir ortamda Kafka konuşuluyorsa orada kesinlik belirten yargılar kullanmak tehlikelidir, bunun yerine sürekli olarak kaçıp kurtulmak istediğimiz meselenin içine daha fazla gömülmeyi tercih ediyorum. *Ekstra ve kendi yaptığım bir tespit olarak şu an faşizm üzerine okumalar yaptığım kitapta faşizm hakkında "Liberalizm, muhafazakarlık ve sosyalizm 19. Yüzyıl'ın ideolojileriyken, faşizm 20. Yüzyıl'ın, bazılarının dediği üzere özel olarak da iki dünya savaşı arasının çocuğudur." diye bir kısım geçiyor. Ve bu kitap 1926 yılında yazılmış, ve bu tam olarak iki savaşın arasında yayınlanmış olduğunu gösterir! Durun birkaç şey daha söylemem gerek. "Modern medeniyet insana daha çok özgürlük sağladı ama beraberinde de yalıtılmışlık ve güvensizlik tehlikesini de getirdi. Dolayısıyla, kriz dönemlerinde bireyler özgürlükten kaçıp, güvenliği tüm erki elinde bulunduran bir LİDERE veya bir TOTALİTER DEVLETe boyun eğmekte arayabilmektedirler." Bu romandaki K, faşizmin yaşandığı dönemler arasında bir kolunun 1. Dünya Savaşı tarafından, diğer kolunun ise 2. Dünya Savaşı tarafından çekildiği bir eski-yeni çıkmazlığına bürünür. Bunu çizimini yapmaktan başka bir şekilde doğru dürüst açıklayamıyorum : i.ibb.co/0GnxF3M/IMG-151...
Şato
ŞatoFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20179,8bin okunma
··
1.219 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Güzel bir tespit buldum, açılın. Şu an faşizm üzerine okumalar yaptığım kitapta faşizm hakkında "Liberalizm, muhafazakarlık ve sosyalizm 19. Yüzyıl'ın ideolojileriyken, faşizm 20. Yüzyıl'ın, bazılarının dediği üzere özel olarak da iki dünya savaşı arasının çocuğudur." diye bir kısım geçiyor. Ve bu kitap 1926 yılında yazılmış, ve bu tam olarak iki savaşın arasında yayınlanmış olduğunu gösterir! Durun birkaç şey daha söylemem gerek. "Modern medeniyet insana daha çok özgürlük sağladı ama beraberinde de yalıtılmışlık ve güvensizlik tehlikesini de getirdi. Dolayısıyla, kriz dönemlerinde bireyler özgürlükten kaçıp, güvenliği tüm erki elinde bulunduran bir LİDERE veya bir TOTALİTER DEVLETe boyun eğmekte arayabilmektedirler." Bu romandaki K, faşizmin yaşandığı dönemler arasında bir kolunun 1. Dünya Savaşı tarafından, diğer kolunun ise 2. Dünya Savaşı tarafından çekildiği bir eski-yeni çıkmazlığına bürünür. Bunu çizimini yapmaktan başka bir şekilde doğru dürüst açıklayamıyorum : i.ibb.co/0GnxF3M/IMG-151...
Osman Y. okurunun profil resmi
Oğuz teşekkürler öncelikle böyle bir kitap için bir şeyler yazabildiğin için. Kafka üzerine yoğun ilgimin başlangıç tarihi yaklaşık 10 sene öncedir. Okuduğum ve hem sevmeyip hem de uzattığım okulumu bitirdikten 1 hafta sonra karşıma bir Kafka cümlesi çıktı, "Ders sensin, fakat ne yazık ki etrafta öğrenci yok" Bu ne ya dedim inanamadım sarsıldım vuruldum, hem sevindim hem üzüldüm. Bütün zıt duyguları aynı anda yaşadım. Sanırım okuduğum ilk Kafka cümlesiydi, net hatırlayamıyorum ama en azından ilklerdendi. Sonra Dönüşüm ve diğerleri. Dönüşümü okumadan önce tiyatroda izlemiştim Kafkayla tanıştıktan sonra. Hikayeleri en çok da ilgimi çekti. Günlüklerini aldım, yıllardır açıp okurum ve sadece kendimin anlayabileceği bir şekilde benzer günlerde benzer ruh hali ve yaşanmışlıklar bulmaya devam ederim günümüzde de. Belki akıl dışı bir şey bu bilmiyorum.. Şato'ya gelirsek, bu kitabı yakın zamanda okudum biraz ihmallikten. Çok karmaşık buldum, biraz da çeviriden olabilir. Kamuran Şipal önerip dursam da :) bu kitabı başka bir yayınevinden ve çevirmenden okudum(İthaki) Kitap fazlaca dolambaçlı, şöyle ki Dava ile kıyaslanamayacak düzeyde. Çünkü Dava bana göre ne kadar kısırdöngü olursa olsun "renkli" sayılabilecek bir kitaptır, çeşitli karakterleri sayesinde en çok. Şato için belki yazarın en sona bırakılması gereken kitabı diyebilirim, hatta okunmasa çok şey kaybettirmez diyebilirim. Bir inceleme yazmayı ben de istedim fakat kafamda oluşan izlenimi hem nasıl aktaracağımı bilemedim hem de belki kendime saklamak istedim. Çünkü bu şatonun pek de şatoyla alakası olmadığını, tıpkı Dava için "yaşamak davası" yorumum gibi bunun da bir çeşit "hayat şatosu" olduğunu düşünüyorum ve bu şatonun merkezinde de insan olduğunu ama Kafka için özel bir veya birkaç insan olduğunu. Yani yazarın hayatını derinlemesine incelemeden bu kitap hakkında konuşmak bir hayli zor, benim de henüz bilmediğim çok şey var hakkında araştırma sürecim devam ediyor. Uzattım biraz ama toparlayayım, senin yazdığın ego,süperego,id meselesi çok önemli bu kitap için ve buna paralel pek ön planda görünmese de aşk ve aşkın ihtimalleri meselesi de. Kitaptaki genç kadın karakterin de burada büyük bir rolü olduğunu düşünüyorum. Belki bir gün bir şeyler yazarım bu kitapla ilgili ama kolay değil benim için. Ne söylesem eksik kalabilir veya yanlış da olabilir. 1. ve 2. Dünya Savaşları tespitin de ilginç olmuş. Bu bana daha önce düşündüğüm bir meseleyi hatırlattı Kafka ile ilgili. Kafkanın 10-20-30' lu yaşları sanayi devriminin etkisinin hissedildiği icatlar çağına denk geliyor. Kimi yakın zamanda icat edilip geliştirilmeye devam eden kimi ise yeni olan. Telgraf,uçak,telefon,sinema gibi. Bugün ise bu ve benzeri modern araçların çok daha üst seviyeye geldiğini görüyoruz. Örneğin telgraf için internetin babası diyebiliriz. Bu meseleye ve Kafka'nın yorgun kalbine,beynine ve ruhuna biraz değinmeye çalışmıştım, onu da paylaşayım. #28161994 Tekrar teşekkürler emeklerin için kardeşim, Kafka okumaya devam edelim :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Efsane bir yorum olmuş Osman, başa döndüm 2.kez okudum şimdi de soluğu sana kendimce cevap vermek şeklinde aldım. Açıkçası kitabı okuyalı 1 ay falan oldu fakat olay örgüsü ve karakterler o kadar Kafkavari ki kitabın adı ve yazarı görünmese de onu Kafka'nın yazdığı anlaşılır bence. Okuduğun ilk Kafka cümlesi efsaneymiş. :) Ben de ilk Dava kitabını okudum, biraz ters bir başlangıç olabilir belki ama hayran kaldım. Çünkü öyle bir yazım tarzıyla o güne kadar karşılaşmamıştım. Ben yine de okunmasa olmaz diyorum çünkü bu kitapların hepsi Kafka'nın bir yönünün parçası. Dönüşüm toplumdaki insanın bireysizleştirilmesi parçası desek, Şato da grotesk ve bürokratik bir parça edinirdi kendine mutlaka. Yaşamak davası ve hayat şatosu söz öbekleri ilgi çekiciymiş, kitap yazsan adlarının ne olduğu belli gibi sanki. :p Dönüşüm incelemeni ise şimdi görüyorum ve okuyorum, senin yorumun benim incelemeden daha güzel olmuş, senin eline sağlık kardeşim.
1 sonraki yanıtı göster
Asyalog okurunun profil resmi
çok iyiydi kaleminize ve yüreğinize sağlık... :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.