Kitab`ı Esengül`ün sayesinde keşfettiğimi belirtmek isterim ilk önce. :)
Kitap, kız kardeşi hasta olduğu için dünyaya getirilmek zorunda kalınan diğer kız kardeş- Anna`nın hep ikinci olma, sırtına yüklenen " hayat kurtarma " zorunluluğundan bahsediyor.
Kate, daha 3 yaşındayken ona lösemi teşhisi koyuluyor. Tek çare ilik nakli ve buna uygun tek aday erkek kardeşi vardır. Ama erkek kardeşin iliği Kate uymayacaktır. Bunun içinse doktor yeni kardeşin dünyaya getirilmesini önerir. Ebeveyinler, tüp bebek yöntemiyle yeni " kurtarıcı " bebeğe sahip olurlar. Tüp bebek olduğu için, bebeğin cinsiyyeti, iliği, kan değerleri kendileri tarafından seçilir. Anna daha dünyaya geldiği ilk saniyelerden ablasını kurtarmak için görevlendirilir.
Ne acı değil mi?
Bedeniniz üzerinde hiçbir söz hakkınız yoktur. Aslında siz bir amaç için doğdunuz : kız kardeşinizi kurtarmak! Küçük yaşta daha bebeklerle oynayacakken kordonlarla boğuştunuz...
Yazar, karekterleri ( Kate`den başka ) tek tek konuşturmuş. Ayrı ayrı bölümlerden oluşan kitap`da her karektere yer ayrılmış. Benim en çok dikkatimi çeken karekter Sara ( anne).
Onu anlamağa çalıştım aslında. Çocuğu hasta. Yıllardır tek amacı onu kurtarmak. Başka bir amacı yok. Gülmeyi bile kendine yasaklamış. Gülerse vicdan azabı çekiyor adeta. Çocuklarını ( diğer ) ihmal ediyor. Onların eğlencesini, büyümesini, triplerini, iç çekişmelerini göremiyor. Kendinden, çocuklarından uzaklaşıyor haberi yok. Tek sorunu Kate ve hastalığı... Kate`nin kurtulması için ne gerekirse yapabilir. Doktor, iki çocuğunu getir karşında keselim Kate iyileşecek dese, hiç şübhem yok kabulederdi belki de. Buna bir misal; Anna daha 13 yaşındayken ondan Kate için böbreğini istiyor. Üstelik Kate bu ameliyyatı olursa bile değişen bir şey yok. Anna bunun için ailesine tıbbi dava açıyor. Olaylar zaten bundan sonra okuyucuya sunuluyor.
Kitapta beğendiğim kısımlar :
Karekterlerin ince ince düşünülerek seçilmesi. Mesela, Sara bir anne olaraktan duygusal açıdan güzel işlenmiş. Okuyucu hem yargılaya hem kabullene biliyor.
Erkek kardeş, yalnızlığı, ailesinin ihmali yüzünden düşdüğü durumlar, dikkat çekme eylemleri çok hoş.
Kate`nin adından konuşmaması hoşuma gitti. Bence yazar, tüm bu insanları Kate yüzünden topladığının farkında, onun için ona fazla söz hakkı tanımıyor.
En beğendiğim Campbell`ın isim / soyad seçimi. Dikkat çeken, farklı akılda kalan / kalmayan isim seçimi. Campbell`in (avukat) köpeği- Yargıç. Bu ikiliyi beğendim. Sanki yazar, karekterler üzerinde çalışmış gibi bir izlenim veriyor.
Beğenmediğim kısıma gelirsek :
Her anlatılan olayda zıplayışlar vardı. Örneğin ben size " Kız Kardeşim İçin" den yorum yapıyorsam, cümlemi bitirmeden, siz olayın nereye bağlandığını öğrenmeden " Notre- Dame`nin Kamburu " na geçiyormuşum gibi. Bu halde ne yaparız? Aklımız karışır elbet ki. Bu kısımlar vardı. Ben öyle hisse kapıldım ki, yazar, bilerekten zıplamalara yer vermiş. Karmaşıklık olsun diye.
Film tadında kitap. Filmi de varmış zaten. Okumadan önce araştırdığımda yıllar önce seyrettiğimin farkına vardım. Filmini daha çok sevdiğimi hatırlıyorum. Sizden ricam, ben bulamadım siz bulursanız bana da linkini atmanız :)
Not : Kitap Cuma`dan sonra sonlanıyor. Bu da fazlaca yarımkalmışlık hissi verdi. Okuyanınız varsa bana nerede sonlandığını söyleye bilir mi? :)
Keyifli okumalar.