Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Edebi kişiliğinin yanı sıra, Müslümanca düşünmek ve yaşamak meselesi etrafındaki özgün yaklaşımlarıyla da tanınan Özdenören elinizdeki kitapta demokrasi, küreselleşme, yeni dünya düzeni, liberalizm, insan hakları ve laiklik kavramlarının Müslümanca bir eleştirisini yapıyor. Ülkemizin tartışma gündemini çeşitli dayatmalarla işgal eden bu kavramlar karşısında İslami düşünüş gereken fikri ve ahlaki tavrı ortaya koyan yazar, kitabı boyunca ısrarla "yükselen değerlerin" sefaletini vurguluyor. (Tanıtım Bülteninden) Dünya düzeni tarih boyunca bir çok kırılma noktaları yaşamış ve bu çerçeve de değişmiştir. Kavimler göçü,İstanbul'un Fethi,Avrupa daki rönesans ve reform hareketleri, Fransız İhtilali ve Dünya savaşları gibi etkenler ile güç dengesi sürekli değişmiş buna bağlı olarak da Dünya düzeninde (daha doğrusu kim güçlü ise onun dediği olur mantığı sebebi ile) değişiklikler olmuştur. Günümüzde her ne kadar iki süper güç olarak gözükse de 1990 yılına kadar danışıklı döğüş ile Dünyayı idare eden Amerika ve Rusya (Daha doğrusu Amerika'nın bir nevi Rusya'yı da kullanarak bir dönem ikili gösterdiği dönem) Rusya'da patlak veren sosyalizmin sonu olan SSCB nin dağılması ile dünya düzeni kapitalist Amerika'nın denetimi altına girmiştir ve halen de bu şekilde devam etmektedir. Bu dönem sonrası artık Dünya düzeninde bilhassa müslüman devletlerde dini yaşantıyı savunan partiler birer birer yık(tır)ılmış ve sonuç olarak artık müslümanlar ve gayri müslümler olarak ikiye ayrılmıştır (körfez savaşları, Cezayir de hükümet değişikliği, İsrail in Gazze ve Kudüs üzerinde hakimiyet, Arap Baharı vb. hareketler). Amerikan kapitalizminin karşısında en güçlü olarak duran İslami bir yönetim anlayışı olması sebebi ile sürekli olarak bunun ile mücadele dönemi başlamıştır. Dünya düzenini bu sekilde aydınlatan yazar daha sonrasında İslam devletlerinden de biri olarak Turkiye'yi anlatmaya başlamıştır. Osmanlı Devletinin yıkılışının en önemli faktörü islami yaşantıdan uzaklaşması olmuştur (daha doğrusu İslamın yanlış yorumlanması sebebi ile). Gün geçtikçe zayıflayan Osmanlı Devleti Koçi Bey in çıkardığı devletin zayıflaması sebeblerine rağmen (Üst kademelerde zevk ve sefaya düşkünlüğü, rüşvet ve adam kayırmanin olması, ehli olmayanlara iş verme vb) çözümü batının yönetim tarzında aramıştır. Yalnız sorun şudur ki Avrupa'nın yaşadıkları ile bu topraklarda olan bir değildir. Ortaçağ döneminde kilise hakimiyetinde olan kilisenin egemen olduğu bir yönetime sahip Avrupa gerileme sebebi olarak bunu görmüş ve ona uygun olarak dinde reform hareketine girmiştir. Burada dikkat edeceğimiz husus zaten rahipler tarafından kendi çıkarları için saptirilmis bir sistemin içerisinde insanlar arasında burjuva-isçi şeklinde iki sınıfın var olması ve insanlar arasında eşitsizliğin mevcut olmasıdır. Bu kapsamda demokrasi ve insan hakları gibi eşitliği sağlayacak sistemler getirir iken laiklik gibi rahiplerin devlet yönetiminde etken olmaması için bir ilke benimsemişlerdir. Bu dini yaşayış da kısıtlama değildir. Buna karşılık Osmanlı devletinde bunların hiçbirinin olmaması yani kişiler arasında adaletsizliğin olmaması veyahut sınıf farklılıklarının olmaması örnek alınan Avrupa ile bir uyumsuzluğun oluşmasına sebebiyet verdi. 600 yıllık İslam kültürü ile yaşamış olan bir millet bu akım ile kültüründen kopmanın eşiğine gelmiştir. Bu açıdan saf İslam kültürü hakim olduğu zaman ancak bu gerilemeden kurtulmak mümkün olmadığını kavrayamayan veyahut buna izin verilmeyen yönetim Tanzimat fermanı ile hukuk planında dahi batılılaşma değil batının sömürgesi olma hareketi başlamıştır. Müslüman ve Gayrimüslimler arasında eşitlik için çıkarılan bu hükümlere o zamana kadar zorunlu askerlikten muaf olan Yunanlılar isyan etmiş bu da aslında gayri müslümlerin zaten böyle bir ayrımcılığa sahip olmadığını göstermiştir. Daha sonra Islahat Fermanı ile artık Müslümanlardan daha fazla hakka sahip olan gayrimüslimler bu akımların aslında eşitlik değil batının sömürgesi için olduğunun isbatı olmuştur. Gün geçtikçe dinin emirleri yerine beşer in kendi aralarında kurduğu sistem ile devam eden Türkiye bir türlü doğru düzeni bulamamış ve halen tam manası ile eşitliği bulamamistir. Konuyu özetleyecek olur isek İslam şeriatı karşısında Avrupa'nın seküler ve profan Demokrasi ve Liberalizm anlayışı eşitlik anlamında olsun,özgürlük anlamında olsun ne kadar yavan kaldığını anlamak için İslam hukukuna ve kültürüne bakmak yeterli olacaktır. (Bu zamanda ki İran,Arabistan ve diğer devletlerde saf İslam şeriatı uygulanmamaktadır. Nasıl ki demokrasi anlayışına sahip devletlerde yapılan yanlışlar demokrasiye mâl edilemeyeceği gibi, İslam şeriatını yanlış kullananan devletlerinde bunu yanlış yapmaz.) Kitap dünya düzenindeki bozulmayı anlatması, İslam devletlerinin Avrupayı değil kendi kültürü olan İslam kültürü ile bu sefaletin giderilebilecegini belirtmesi ile okunmaya değer buldugum ve iyi ki okumuşum dediğim bir eser oldu. Bir başka açıdan ise yazarın hayatında yaptığı eylemler ile yazdığı şeylerin birbirini tutmuyor oluşu kitabı okur iken hep aklımda idi.Bu da anlattıklarının hava,cıva olduğu kanaatini aklımdan çıkarmadı. Karşıt görüş karşısında avaz avaz eşitliğin olmasını, İslamiyetin şartlarını bir bir anlatan yazar baştaki İslami prensip sahibi olduğunu iddia edenlerin yaptığı haksızlıklar karşısında nasıl bu denli kalemini susturur anlam veremiyorum. Susturması yanında bir de destek çıkması ancak insana bu ne perhiz bu ne lahana turşusu sözünü hatırlatıyor. Yazarın okurken yazdıkları ile eylemlerinin bir olmasını beklerim ancak böyle olur ise yazıları etkili olur ve okuyucuda bir tesir meydana getirebilir. Neyse iyi okumalar dilerim... Dipnot; Anlatmak istediğim şey çok lakin bir türlü aklımda toparlayamadığım için böyle bir yazı ortaya çıktı. Bu yüzden öncelikle yazardan ve sizlerden özür dilerim. En iyisi kitabı sizlerin okuyarak kendiniz yorumlamanız olacaktır.
Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti
Yeni Dünya Düzeninin SefaletiRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2018268 okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.