Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çünkü Nakşibendilik esasen bütün gücünü kendine bağladığı insanın iç dünyasını tamamıyla fethetmekten almaktadır. Bu tarikatta mürid, şeyhinin kulu ve kölesi olmaktan da öte bütün irade ve benliğinden sıyrılmış, şeyhine kayıtsız şartsız teslim olmuş bir alet gibidir(*). O kadar ki mürid kendini, şeyhinin yalnızca bir bendesi, bir hizmetçisi gibi değil, onun bir köpeği gibi görmektedir(**). İşte rabıta, özgür ve akıllı bir insanı ne ilginçtir ki bu derekeye düşürebilen şartlandırıcı bir etkiye sahiptir. (*) Esasen tarikatın kesin şartlarından biri de bunu peşin olarak kabuk etmek ve böyle olmaktır. Nitekim Nakşibendilere ait tarikat kitaplarında, müridin şeyhine karşı uymak zorunda olduğu kurallar sıralanırken, sonun da hepsinin özeti olarak aynen şu ifade kullanılmaktadır: " Müridin şeyhe karşı tutumu, ölmüş kimsenin, teneşir üzerinde yıkayıcının elleri arasındaki durumu gibi olmalıdır." Bk.Gümüşhanevi,', Jami'ul-Usul, s. 140; El-Kurdi, ...., Risale-i Ubeydiyye-i Nakşibendiyye s.3, Üniversite Kütüphanesi No.77258 (**)Bk. Muhammed Emin Abidin, Sel'lul- Husam el- Hindi fi Nusra'ti Mawlana Khalid an- Naqshabandi s. 37
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.