İlk iki kitapta bu kadar iyi bir konudan nasıl iyi bir malzeme çıkaramaz diye kızıp duruyordum yazara. Ama o da nihayet konusunun farkına varmış ve olabilecek en iyi şekilde geliştirmeye adamış kendisini.
Rose eğitimini tamamlamak üzere ama aklını derslerden ayıran biri var. Mason! Daha doğrusu Mason'ın hayaleti. Olur olmadık zamanlarda karşısına çıkan ve Rose'a bir şeyler anlatmaya çalışan Mason. Victor'ın yaklaşan mahkemesi ve Dimitri-Rose hakkında sadece onun bildiği gerçekler.
Adrian'ın Rose'a aşık olması ve Dimitri-Rose ilişkisinin iyice kızışması, strigoilerin okula saldırması ve büyü ve kazık ile geçen amansız savaş.
Kitapta tansiyon hiç düşmedi ve bu defa yazar beni hayal kırıklığına uğratmadı. Kitabın sonunda bize kocaman bir sürpriz var ve bu da dördüncü kitabın bir an önce neden okunması gerektiğini açıklıyor. Umarım sizde en az benimki kadar keyif alırsınız.