Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
GÖKTEN YERYÜZÜNE İNDİRİLEN KADIN
Kadına dair bir kitapla daha karşınızdayım bu sefer kadına antropolojik çerçeveden bakmaya çalışacağım. Lakin öncelikle kitaba kabataslak baktığımızda 208 sayfa gözükmesine rağmen okunabilecek veya genel okurun okuduğu sayfa sayısı 183. Geriye kalan sayfa sayısında sözlük, kaynakça ve dizin yer almakta. Uzun bir süredir teori kitapları okumamdan dolayı kitapların kaynakçası benim için yüklü bir anlam taşıyor ve okumadan es geçmiyorum. Bu kitabın faydalandığı kaynaklarında epey sağlam olduğunu vurgulamam gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca kitabın sonuna iliştirilen sözlüğünde genel okurun işini epey kolaylaştırdığını söylememde fayda var. Kitabın oluştuğu genel başlıklara baktığımızda • Dünyanın Sonsuz Dönüşü Yaşanır Ortamı Yarattı ve Artık Yeryüzünde İnsan Vardı • Paleolitik ( Yontma Taş ) Çağlarda Kültürün Gelişimi ve Kadının Konumu ( İÖ 2 Milyon Yıl – İÖ 12 Bin Yıl Arası ) • İnsan İçin Yeni Bir Başlangıç , Mezolitik ( Orta Taş ) Çağ ve Kadının Yükselişi ( İÖ 12000 – İÖ 6000 Arası ) • Erken Neolitik ( Yeni Taş ) Çağ, Tarımın İcadı ve Anaerkil Düzenin Yapılanması ( İÖ 6000 – İÖ 3000 Arası ) • Geç Neolitik Çağ , Anaerkil Düzenden Ataerkil Düzene Geçiş ( İÖ 3000 Sonrası ) • Ataerkil Eskiçağda Kadının Geldiği Nokta • Aleyhindeki Değişme ve Gelişmelere Anaerkil Sistemin Verdiği Karşılık • Ataerkil Aşağılanmaya Direnen İki Gerçek Kadın ( Sappho, Hypatia ) • Ataerkil Politik Arenada Yedi Kararlı Kraliçe ( Hatşepşut, Belkis, Semiramis, Tomyris, Kleopatra, Zenobia, Tamara ) • Kadını Dışlamanın Erkek Tarafından Ödenen Bedeli Kitap Paleolitik ( Yontma Taş ) Çağlarından başlayıp günümüze kadar geldiğinden dolayı epey geniş bir zaman dilimine denk düşmektedir. Bundan dolayı ben daha çok Mezolitik ( Orta Taş ) Çağdan Neolitik ( Yeni Taş ) Çağa geçişteki merhametli Tanrıçalardan acımasız Tanrılara geçişe ağırlıklı olarak yer vermeye çalışacağım. Hint mitolojisinde kadının yaratılışı şöyle anlatılır: "Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı; rüzgarın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı.( s. 13 ) Peki erkek ne yaptı diye düşündüğümüzde galiba kadını bir köle, bir seks objesi, bir hizmetçi, bir nesne, bir organa…indirgedi. İÖ 3000 öncesinde kadın, ekonomik ve toplumsal işleyişte büyük roller üstlenmiş, önemli, değerli, saygın, sözü geçer ve tanrıçalığa yükseltilmiş sevgili bir varlıktır; sonrasında ise yere düşmüş bir yıldız. Toplumsal üretimden dışlanmış, değersizleşmiş, saygınlığını yitirmiş; üstelik bir de ilahlar dünyasından kovulmuştur. ( s. 14 ) Mezolitik Çağdan Neolitik Çağa kadının konumunu değiştiren en büyük parametre kadının emeğinin arka plana itilmesidir. Kadının el işi erkeğin mekanize endüstrisi karşısında yenilgiye uğramıştır. Erkeğin saban, çömlekçi çarkını, daban, tekerlek ve el aletlerini yapıp geliştirmesi ve bunları kullanmasıdır. Üretimde artışın olmasıyla beraber dışarda bulunan kadın zamanla evin dört duvarı arasına hapsolmaya başlamıştır. Böylelikle kadın otoritesini kaybetmiş ve sadece evin işlerinden sorumlu hale gelmiştir. Geç Neolitik'e kadar sosyoekonomik yapı içerisinde üstlendiği rol bakımından erkekten daha önemli bir pozisyonu olmasına, itibarının yüksekliğine ve hatta tanrıçalaştırılmasına rağmen, kadının erkekle eşit haklara sahip olduğunu belirttik. Baskıyı, otoriteyi temsil eden bir cins değildi kadın. Bu durumun nedeni üretimin ve paylaşımın toplumsal ya da toplumcu niteliğiydi. Eşitlikçi yaşam tarzı, insan varlığının devamı açısından bir zorunluluk olmaktaydı. Ancak Geç Neolitik'in yeni ekonomik yapısı içinde beliren olgular, erkeğin yalnızca emeğini öne çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda onu baskın ve otoriter bir güç olarak da ortaya çıkardı. Yeni dönemin itibarı yüksek, önemli, değerli varlığı, çocukların sert babası, kadınların eli sopalı kocası, toplumun acımasız lideri, kralı ve tanrısı oldu. ( s. 59 ) Öncelikle ekonomik yaşam içinde erkeğin emeği öndedir. Tarım, hayvancılık ve zanaat alanında ağırlıklı olarak onun rol üstlenmesi söz konusudur. Ayrıca üretim aletleri ve emekten oluşan üretim güçlerini de sıkı bir biçimde kontrolü altında tutmaktadır. Üretim artışı bu cinsin emek yoğun etkinliği ve diğer girişimleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Artan üretim erkeğin önemini ve saygınlığını yükseltmiş; erkek kendi klanı içinde kalır olmuştur. Artık kadın, onun üyesi olduğu klana gitmektedir. Klan, erkek egemen bir yapıya evrilmiş, kadının rol ve itibarında düşüş yaşanmıştır. Giderek, klan yapısı içinde yeni bir toplumsal birimin, geniş ailenin oluştuğu görülür. Bu iki başlı ailede erkek egemenliği pekişmiş durumdadır. Servet farklılığı, toplumsal yapıda eşitsizliğe neden olmuş, sömürü ve kölecilik yaygınlaşmıştır. Baskı, şiddet ve otorite her yere egemendir. Bu egemenliğin sahibi de erkektir. Klan demokrasisinin eşitlikçi toplum yapısı ekonomik yaşam içinde kadına yüksek bir değer biçer ve anaerkil yapılanmayı desteklerken, erkeği ezmemiştir. Ancak erkeğin ekonomik yaşam içinde baskın konuma geçtiği, eşitsizlik ile sömürüyü besleyen ve şiddeti esas alan, kilit noktaları erkekler tarafından tutulmuş siyasal mekanizmanın toplumsal yaşamın bütün alanlarına nüfuz ettiği bir ortamda, kadının, "klan demokrasisnin" diğer cinsi gibi, özgür ve eşit bir birey olarak kalabilmesi olanaklı değildir. Nitekim yeni yapılanma onu alabildiğine ezerek aşağılamış, özgürlüğünü elinden alıp toplumsal konumunda büyük bir altüst oluşa yol açmıştır. Elbette bu, birdenbire ortaya çıkabilecek bir sonuç değildir. Ana hukukundan baba hukukuna, anayanlı soydan baba yanlı soya ve anaerkinden ataerkine geçiş, aşamalı bir biçim de yavaş yavaş tamamlanmıştır. ( s. 64 ) Yazarın kitabın sonunda ifade ettiği günümüz kadının durumu şöyledir “Özgür ruhlu birini efendi karşısında kolayca eğemezsiniz, ama kendini aşağı gören bir köle, hazırdır yerlere serilmeye.” Gökten yeryüzüne indirilen kadın hakkını istemeyi bırakıp almalıdır. Bu yasayla yada başka bir yolla olabilir lakin yine en büyük rakibi erkekler değil hemcinsleridir. Çünkü köleliğinin farkında olmayan köle çoğu zaman efendisinden daha tehlikelidir. Kitapla kalın.
Kibele'den Pandora'ya
Kibele'den Pandora'yaPervin Erbil · Arkadaş Yayınları · 2015192 okunma
··
316 görüntüleme
Nesrin A. okurunun profil resmi
Tam
Tanrılık Halleri
Tanrılık Halleri
'nde `Kybele'den Hera'ya, Kadın Nasıl Bayan Oldu?`başlıklı yazıyı okuyup incelemeni gördüm. Bereket tanrıçasından insanlara ceza olarak gönderilen kadına ne büyük bir algı değişimi var. Yunan mitolojisinde de 'yüce Zeus'un evli olduğu 'Hera'nın yaptıkları kadınların günümüzdeki görünümünü yansıtıyor. Hatta Azra Erhat Mitoloji Sözlüğünde Hera'yı kısaca kıskanç, dırdırcı, mantıksız vb. ile günümüz burjuva kadınına benzer diye tanımlamış. Hemcinsimiz yani bunu yazan dediğin gibi. Hep dikkat çektiğin toplumsal cinsiyetçilik içeren güzel bir inceleme, eline sağlık :)
bhmflzf okurunun profil resmi
Umarım eşit bi bölümü görmek nasip olur:)
marie sklodowska okurunun profil resmi
Alıntılarınızı sürekli takip ediyordum, güzel bir kitaba benziyor.Güzel bir inceleme olmuş.Özellikle bitiş kısmını çok beğendim.Ellerinize sağlık :)
bhmflzf okurunun profil resmi
Rica ederim böyle bir kitaba inceleme yazmak haddim olmadığını düşündüğümden dolayı çok fazla fikrimi ifade etmek istemedim sadece bir iki cümle yazdım. Beğendiğinize sevindim. :)
1 sonraki yanıtı göster
Serkan Mutlu okurunun profil resmi
Alıntılarını ve incelemeni okutuktan sonra kitabı okumaya zaman ayırmalı mı hala:)
bhmflzf okurunun profil resmi
:) bütün alıntıları okuduysan genel fikri öğrenmişsindir diye düşünüyorum sonuçta onların etrafı süslenmiş. :) Lakin ayrıntıları severim diyorsan okumanı tavsiye ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.