Ve günlerin dili olsaydı, senin Vicdanın'dan bahsederdi Eduardo Galeano."Ve günler yürümeye başladı.
Ve onlar, yani günler, bizi yaptı.
Ve bu şekilde doğduk biz,
yani günlerin çocukları,
sorgulayıcılar,
yaşamı arayanlar"
(Mayalara göre, Yaradılış)
Unutma, Hatırla! Gerçekleri söylemekten asla korkma! Dünyanın Adaletine güven, umutsuzluğa kapılma! Vicdanını dinle! Sorgulamaktan vazgeçme!
Ve günler yürümeye başladı,takvim yapraklarında gördüğümüz Tarihte bugün olayının bir yansıması gibi. Takvim formatında yazılmış,her bir gün için Tarih'ten birer öykü var kitapta. 1 Ocak'tan 31 Aralığa kadar tam 365 gün, 365 öykü,bazen tek bir paragraf,bazen tek bir cümle.
Sözcüklerin süsü ile oynamıyor Eduardo Galeano,olabiliğince minimalist. Sade ve basit az sözcüklerle bir yığın şey aktarıyor öykülerde.
Tarih'ten aldığı çoğu öyküler de masalsı bir anlatım var, ama bu masalsı anlatım gerçeklerden kaçmanızı sağlayamıyor, masalsı bir dille,gerçekliği bir iğne gibi sokuyor.Kurmaca gibi görünen öykülerin gerçekliği okuyucuyu derinden etkiliyor.
Her gün için farklı öyküleri var Galeono'nun.Bir gün, Latin Amerika ülkelerinin bağımsızlığı için çekmiş olduğu acıları okuyorsunuz, diğer bir gün Amerika denilen ülkenin mide bulandıran emperyalizimini, başka bir gün savaşın ve paranın iğrenç yüzünü, ya da Tarih'te yer edinmiş kişilerin ölümüne veya doğumuna şahit oluyorsunuz.
Günlerin getirdiği öyküleri okudukça vicdanın sesini dinliyorsunuz,başkalarının acısına ortak oluyorsunuz, gerçekleri duymanın vermiş olduğu acıyı yaşıyorsunuz. Ama her şeye rağmen Eduardo Galeona umutsuzluğa düşürmüyor sizi, yeni bir gün ve yeni bir umut doğurmaktan da vazgeçmiyor.
Gerçekleri duymaktan rahatsız olmuyorsanız,ben her zaman vicdanımın sesini dinlerim diyenlerdenseniz bu kitap tam size göre. Keyifli okumalar...