Ralph Ellison’ın The Invisible Man’ini okumaya başladım zannederek başlayıp ilk birkaç sayfadan sonra olayların beklediğim doğrultuda ilerlememesiyle aslında o kitabın “Görünmeyen Adam” olarak Türkçeye çevrildiğini öğrenip yanlış kitabı okuduğumu fark ettiğim kitap. “Görünmezlik” olgusunun edebiyatta ilk defa yer aldığı kitapmış hatta. Nasıl görünmez olunduğuna acaba nasıl bir açıklama getirilecek diye merakla okurken fark ettim ki o zamana kıyasla nispeten mantıklıca ve kısaca açıklamış Wells amca. Ufak tutarsızlıklar dışında ben neredeyse ikna oldum yani. Kendini görünmez yapan, sonra da bu durumun aslında avantajı kadar dezavantajı da olduğunu acı yoldan fark eden bilim insanı bir beyefendinin beyefendilikten nasıl ödün verdiğini anlatıyor. Ama aslında bu dezavantajlar kısmında görünmezliğin tanımı yapılırken ortaya çıkan açıklıkların da payı büyük. Şimdi sürekli kitabın içeriğine müdahale ediyorum gibi oldu ama bunun sebebi galiba kitabı yazıldığı dönemde değil de üstüne tonlarca bu durumu işleyen kitap/film/dizi üretilip ben de onları tükettikten sonra okumuş olmam. O zaman okusaydım muhtemelen “vaaay” derdim. Nitekim yazar da zaten “aklıma böyle böyle bir fikir geldi” diyip metinden ve özgün dilden taviz vererek sadece “görünmez adamın maceralarına” odaklanmayı tercih etmiş. Okunur tabi yine ama illa okuyun da diyemem.

Görünmez AdamH. G. Wells · Ayrıntı Yayınları · 20177,9bin okunma

·

1 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ahmet Ceran