Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
·
Puan vermedi
·
34 saatte okudu
Çok spoiler annecim :))
Gir içeri, kır dizini, dön önüne kız Sıdıkaaa; annen görür, baban duyar, dayak yersin kız Sıdıkaaa… İlk sayfasını okumaya başladığım andan itibaren bu melodi dolaştı durdu kafamda. Hayal meyal hatırlıyorum, Show Tv’de dizinin tekrar bölümleri çıkardı, kumanda egemenliğinin büyüklerde olduğu zamanlar tabi, zapping arasında birkaç repliğine denk gelirdim ve çok gülerdim. Tabi o zamanlar Sıdıka’nın sözlerinin altında yatan anlamların farkına varacak yaşta değildim, ataerkil toplumda yetişip bazı hayat tecrübeleri kazandıktan sonra kitabını okuyunca gayet iyi anladım Sıdıka karakterini. İlk olarak 1997 yılında yayınlanacak bir TV dizisine senaryo olarak kaleme alındı Sıdıka, 2008 yılında ise yazarın başka birkaç öyküsü ile birlikte kitap şeklinde basıldı. 2019’da da benim karşıma çıktı. Ataerkil sistemin eve kapattığı bir ev kızı Sıdıka. Okulu tamamlayamadan okuldan alınmış. Sarhoş babası, ev hanımı annesi ve faydasız abisi ile birlikte yaşıyor. Her yaptığı kabahat, her hareketi başta annesi olmak üzere ailenin her ferdi tarafından yanlış yorumlanıyor. Olaylara getirdiği akılcı yorumlar önce onu dinleyen tek kişi olan annesinden veto yiyor, ardından abisinin ya da babasının kulağına gidiyor. Annesinden gördüğü tepki terlik yemek boyutunda kalmakla birlikte abisinden ve babasından gördüğü tepkinin sınırları zamanla şiddet boyutunu da aşıp komalık olmaya kadar varıyor. Sıra dışı bir ev kızı Sıdıka. Türkiye ve Dünya gündemini takip eden, oturduğu pencerenin kenarından çevre sorunlarını dert eden, bindiği taksinin sürücüsüne şoförlük dersi veren, çeyizinde teleskopla mikroskop olan, ev telefonundan Birleşmiş Milletler’i arayan, Beyaz Saray'a frigofrik kargoyla aşure gönderen... Ataerkilliğin had safhada olduğu bir ortamda sağlam bir feminist duruş gerçekleştirmiş Sıdıka. Sergilediği direniş pasif bir direniş olsa da o yıllarda mühim bir başarı. Açık açık ''haydi kızlar kalkın, ayaklanın!'' diyen bir televizyon dizisi kumanda egemenliğini elinde tutan erkekler tarafından daha ilk bölümde baltalanabilirdi. Sıdıka güldürürken ince mesajları yavaş yavaş işleyen güzel bir çalışma olmuş, böylelikle çok izlenmiş ve televizyon dünyasında da yer edinebilmiş. İyiki ;) Günümüz şartlarında okununca zamanımıza bir hayli uzak görünüyor Sıdıka’nın yaşadıkları ama hiç yabancı gelmiyor, maalesef. Aile içi şiddet, ataerkil kafa yapısı, kadının ezilmesi ve değersiz görülmesi, düşünce özgürlüğü denen şeyin esamesinin okunmaması hikayelerde belirgin şekilde gözlemleniyor. Şimdiki durumu da çok yeterli görmüyorum ama bugünden o yıllara baktığım zaman yine de bir arpa boyu yol gidebilmişiz diyorum. Her ne kadar mizah unsuru ağır bassa da acıtan bir tarafı vardı kitabın. Yalnızca Sıdıka hikayeleri için demiyorum bunu, Öpücük Balığı ve Fabrıga öyküleri de öyleydi. Her yönüyle beğendiğim bir kitap oldu. Kapanışı da kafamda çınlayıp duran o melodi ile yapayı o halde ;) youtube.com/watch?v=fCdXE9b...
Sıdıka
SıdıkaAtilla Atalay · İletişim Yayınları · 2008800 okunma
··
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.