Gönderi

Kaldıralım...
Arkadaşımın adı Hrant'tı. Bana onu anlat ,deseler; has adamdı, derim.Asil ruhtu,sıkı dosttu.Cesur yurekti,deli fisekti.Koruyandı,kollayandı.Candı...Tarifi coktu onun,kimselere benzemezdi derim. Canına kıydılar arkadaşımın.Gazetesinin önünde vurdular onu.Arkadan vurdular hem de,üç kurşunla... O gün ben de vuruldum.Yasarken değdiği, koca kollarıyla sarıp sarmaladığı, dokunup sifalandirdigi herkes vuruldu.Hepimiz vurulduk.Ama Hrant öldü ; biz kaldık. Ve gördük. Kaldırımda yüzükoyun yatan Hrant'ı gördük. Üzerine örtmeye çalıştıkları beyaz kağıdı da,altı delik ayakkabılarını da...Hepsini gördük... Ve bildik...Hrant kaldırımda gozlerimizin önüne serdiği cansız bedeniyle atalarının geçmişini bugüne taşıyan bir köprü oldu ve yaşarken anlatamadiklarini da anlatmayı sürdürdü bize.Her zamanki gibi beden diliyle.... Hrant'in kaldırımdan kaldırıldığını görmedik ama gelen ambulansın çığlığı bizimkine karışırken, yattığı yerdeki kan izlerini de gördük. Bununla da bitmedi...İlerleyen yıllarda ondan adaletin esirgendiginide görecek, kanının yerde kaldığını da bilecektik. Bu "bilgi"yle perdesi açılan gönül gözümüzle o kaldırıma bakacak ,Hrant'ın hâlâ orada yattığını görecektik
··
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.