Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

278 syf.
9/10 puan verdi
Askere gittiğimde 25 yaşımdaydım; evliydim ve bir çocuğum vardı. Kısa dönem olarak yaptım. Milliyetçi duygulara sahiptim, askerlik kutsaldı, peygamber ocağıydı ve sair idi… Ancak oraya vardığımda, orada bulunurken ve oradan ayrıldığımda şunu hissettim: oraya ait değildim! Hakan Günday’ın Ziyan’daki zorunlu askerlik, bizdeki askerlik gibi konulardaki bütün eleştirilerine, görüşlerine ve çözüm önerilerine katılıyorum. Anlattığı askerlik ortamının hiç de abartılı olmadığı kanısındayım. Her Türk asker doğmaz. Tıpkı her Türk’ün mimar, mühendis, kuyumcu, öğretmen, doktor yahut aşçı olarak doğmadığı gibi… Askerlik bir meslek ve bir karakterdir. Herkesin, her şeyi yapabilmesini beklemek bir saçmalıktır. Ziyan’daki Ekber astsubayın benzerleri bizde de vardı. Bir tanesi Adem astsubaydı mesela; halen daha iğrenirim heriften. Neyse, romana dönelim. Okuduğum dördüncü Hakan Günday romanı oldu. Daha, Az, Kinyas ve Kayra’dan sonra Ziyan. Hakan Günday kafası farklı çalışan adamlardan biri, bu kesin. Yoksa Ziya, Ziyan, Ziya’n kelime oyunlarından, Ziya Hurşit karakterini bugüne taşımaya kadar varan, obsesif haller, gel gitler, tarih ile bugün arasındaki geçişler… Değişik bir kafanın ürünü kesinlikle… Roman, klasik Hakan Günday motifleri taşıyordu. Uzmanın öldürülmesi sahnesi mesela ve sürekli karşımıza çıkan küfürler… Atatürk’e suikastı düşünmek fikrini modern bir romana konu etmek de ilginçti mesela. Roman 2009’da çıkmış, acaba “halkı askerlikten soğutmak vs vs” diye sürüp giden bir sürü sebepten hakkında dava açılmış mıdır, bilmiyorum… Romana damgasını vuran şey soğuktu! Soğuk, soğuk… Bazen okurken durduğum yerde ayaklarımı hareket ettirip, soğuktan korunmaya çalıştım. Halbuki bahar mevsiminde ve oda sıcaklığındaydık. Ben Trakya’da askerlik yaptım. Bir Karadeniz sahil çocuğu olarak günlerce yağan karı, tipi denilen faciayı, yerden kalkmayan kar yığınlarını, donmuş zeminin üstünde yeniden donmuş bir zemin oluşmasını, ilçeye birkaç gün boyunca gazetenin gelmemesini falan hep orada gördüm. Yarı sivil görev yaptığım için usta birliğinde botlarım yoktu. Olsa fark eder miydi bilmiyorum ama iskarpin ayakkabı ile bir saat kadar karların üstünde sabah içtimasında beklerken en nihayetinde bir sabah soğuktan bayılmıştım. Önce bir mide bulantısı ve ardından yere çömelip kaldım. Soğuktan bayılmayı bilirim yani… O nedenle romandaki her bölümü daha iyi anladım. Günday’ın oluşturduğu Ziya Hurşit karakteri çok başarılı idi. Tam da onun tarzına uygun –elbette gerçeklerden bağımsız- bir karakter oluşturmuştu. Ziya Hurşit üzerinden, Atatürk anlatıları başarılıydı. Her türlü sultanlığa ve putlaştırmaya karşı olan büyük bir adama adeta sultan muamelesi yapılması ve hatta Ziya Hurşit’e göre puta dönüştürülmesi resmedilmiş… Sanırım Azil ile devam ediyor bu roman, emin değilim, hiç bir şeyden emin değilim. Ölü bir adam görmüyorum ama ben dönüşüyorum!
Ziyan
ZiyanHakan Günday · Doğan Kitap · 20195,1bin okunma
··
172 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Hatice okurunun profil resmi
Teşekkür ederim bu güzel incelemeniz için, saygılar
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.