"İnan, inan ki artık susmak istiyor. Şimdiye kadar her ne söyledi, hepsi de söylenebilir sözlerdi. Vaktaki sıra söylenemeyecek olanlara geldi, ey benim Rabbim, ne diye bu zavallının içine hem o yanıp yakılmak ateşini verdin, sonra da dudağına kilit vurdun."
Bu kitapta hoşuma giden bazı kelimeler oldu. Zaten kitabın altında anlamını bilmediğiniz kelimeler açıklama olarak veriliyor ve daha iyi anlıyoruz. Kitabın geneline bakıcak olursak ilk başlar biraz değişik geldi bana bir bütünlük kuramadım, ama Sámiha Ayverdi okuduğumu bildiğim için, acaba şurda şunu mu demek istedi yoksa şöle bir anlam mı çıkarmalıyım vesaire çokça düşündürüyor beni. En sevdiğim yanı bu kitaplarının.. Son kısımlar daha hızlıydı.
Meşveret: karşılıklı sohbet etmek ve halleşmek
Sergüzeşt: macera, serüven
İptilâ: bir şeye karşı aşırı düşkünlük, tutku
Süfliyet: bayağılık, değersizlik
Dildâne: gönül vermiş olan, aşık
Füsûn: insanı hükmü altına alıp kendinden geçirecek kadar kuvvetli tesir, büyüleyici etki
Beyhûde: boş, gereksiz, faydasız
Hilkat: yaratılış
Töhmet: suç, kabahat
İstimdad: yardım isteme
Helecan: yürek çarpıntısı
İntizâr: bekleyiş
Nâzenin: nazlı
Müstağni: ilgi göstermeye tenezzül etmeyen, umursamaz
Hayal sükutu: hayal kırıklığı, umulduğu gibi çıkmayan bir şey karşısında duyulan üzüntü
Serencâm: başa gelen hal, olay veya olaylar zinciri, macera
Belâgat: sözün etkili, güzel ve içinde bulunulan duruma uygun şekilde yazılmış şekli