Fransa'dan Kazakistan'a uzanan bir yolculuk ve bu yolculuğa çıkmadan önce insanın içsel yolculuğuna başlaması Orta Asya'nın steplerinde iki yolculuğu da sonlandırması anlatılıyor.
Kahramanımız ünlü bir yazar; iki başarısız evlilikten sonra savaş muhabiri olan Eshter ile yani üçüncü eşi ile evleniyor, bu arada çok eşliliği savunuyor. Ünlü bir yazar olmasını bir anlamda eşine borçlu; yazma yeteneğini farkeden karısı sürekli bu konuda onu destekliyor, ancak bir zaman sonra karısı hiç konuşmadıklarını, kendisini hep geçiştirdiğini söyleyerek gitme sinyalleri veriyor, ardında bir çok bilinmez bırakarak ortadan kayboluyor. Yazarın onu araması ve bu süreçte içsel yolculuğa çıkması, sevginin gerçek anlamı, dayatılan ahlaki öğeleri, toplumsal davranışları yeniden sorgulaması çarpıcı bir dil ile anlatılmış.
Genel anlamda çok keyif alarak okuduğum bir kitap oldu; altı çizilecek, düşündürecek bir çok cümle ile karşılaştım. Ancak, kitabın kurgusu bizim değerlerimize(görünen ve kabul edilen) pek fazla uymuyor. Kurgusunda saçma bulduğum yerler de oldu tabi ancak sorgulamalar ziyadesiyle tatmin ediciydi.
"'Bu beyefendinin kim olduğunu elbette biliyorsunuz." Bazıları hatırladıklarını gösteren bir gülümsemeyle, diğerleri sadece gülümseyerek ve beni hiç tanımadıkları halde, kim olduğumu biliyormuş gibi davranarak karşılık veriyorlar, çünkü tanımadıklarını kabul etmek, içinde yaşadıkları dünyanın var olmadığını kabullenmek ve önemli şeyleri takip etmeyi beceremediklerini göstermek olur."