Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
- “Ayn,Şın,Kaf” Bir harf sonrası Yangın Yeri. - “Ayn,Şın,Kaf” Ateşin En büyüğü. - “Elif,He” Aşkın En acıklı Ayak Sesi ‘Ah’ AYIN ŞIN KAF (AŞK) ع ش ق “Ayın,Şın,Kaf, Üç Harf Beş nokta” Aşk ya da ışk kelimesi ayn, şın ve kaf harflerinden ve bu harflerin üzerindeki beş noktadan oluşur Yusuf’un güzelliğine tutulan Züleyha. Kimi zaman Ferhad, kimi zaman Şîrin, kimi zaman Mecnun ile Leylâ…Ne uzunluk, ne derinlik, ne de genişlik. Noktanın sonsuzluğu bu! Noktanın sonsuzluğu kadar AŞK, AŞK’ın sonsuzluğu kadar nokta. İmam-ı Hasan bir meclis kurmuş. Bir mesele üzerinde Hz. Ali’nin haklı hareketini haksız bulanlara karşı müdafaaya geçmiş. Nihayet karar verilmiş “En tarafsız hakem dağlarda gezen Mecnun’dur. Çağırıp onun hakemliğine müracaat edelim” demişler. Çağırmışlar, derinden derine meseleyi ona açmışlar. Anlatmışlar karar bekliyorlar. Mecnun etrafına bakınmış. “Vallahi demiş bu meselede Leyla’m haklıdır.” Mecnun bu Tarifi de, Kararı da Leyladan başkası değil… Bir meclise bir zatı davet etmişler, bakmışlar ki gömleği kirli. Birisi demiş ki “yahu şu gömleğini bir yıkasana.” Cevap vermiş “yıkıyorum yine kirleniyor.” Öteki “yine yıka” demiş. O zat da “yine kirlenecek” demiş. Öteki “yine yıka” deyince, “e birader biz bu aleme boyuna gömlek yıkamaya gelmedik ya yapacak başka işlerimiz de var” demiş. Hakikaten bu aleme boyuna gezmeye gelmedik, yiyip içmeye, yatıp kalkmaya gelmedik. Bu âlem de bir de huzur ve aşk neşesi var onu tatmadıktan, ona devam edip sevmeyi, sevilmeyi öğrenmedikten sonra dünyanın ne kıymeti var. Hz. Mevlana’ya bir talebesi “Aşk nedir?” diye soruyor. O da ayağa kalkıyor., sağ avucunu semaya sol avucunu yere baktıracak şekilde uzatıyor, boynunu sola büküp sağa bakıyor ve dönmeye başlıyor. Kendisi mihverde dönerken talebeleri de hem kendi etraflarında, hem de Hz. Mevlana’nın etrafında dönüyorlar. Güneş manzumesini tanzir ediyorlar. Ve o kişiye cevaben aşkın tarifinde “Ben ol da gör” buyuruyor. Yani aşk, ancak yaşanılarak anlaşılabilir. Arifler katında aşka düşen kişinin dört hâli vardır: Kabz (tutukluk, sıkıştırılmışlık hissi ve hesaba çekilme) Bast (açıklık; zihnin açık, gönlün şen olması) Sekr (sarhoşluk, kayıtlardan ve alâkalardan kurtulup yalnızca sevgili ile oluş, onda kendini yitiriş hâli) Sahv (ayıklık, kendinden geçen âşığın yeniden kendine gelmesi). Aşık kabz halindeyken bir türlü davranır, bast halindeyken başka bir türlü. Sekr halindeyken bir türlü konuşur da, sahv hâlinde belki konuşmayı bile istemez. Aşkın en aşkın ve taşkın hali sekrdir. Sekr halinde aşık ne yaptığını da ne söylediğini de bilmez. Burada bilinçsizlik değil, irade dişilik söz konusudur. Sarhoşa yalpalama denilebilir mi? "Ete kemiğe büründü/Yunus diye göründü" dizeleri de bu bakımdan hor görülemez, bu sözlerinden dolayı bu aşıklar sorgulanamaz. Belki onlara sorulması gereken soru, "Neden böyle söylediniz?" değil de, "Neden sırrı açığa vurdunuz?" biçiminde olmalıdır. Hallaç'ın Enel-hakk sözü Firavun'un ağzından da çıkmıştır; ama bu defa "Ben Hakk'ım!" yerine "Ben Tanrıyım!" anlamına bürünmüştür. Ne güzeldir Aşkı Aşk bilip Aşkla yaşayana, Aşka yakışana, Aşk ile yanana… Aşk dursun ko, mecazi ise de gönlün de., Ab-ı engur hum içre durarak bade olur. Mecazi de olsa koy gönlünde dursun aşk. Nede olsa üzüm suyu küpte durarak içkiye dönüşür... Keyifli okumalar…
Kitab-ı Aşk
Kitab-ı Aşkİskender Pala · Alfa Yayıncılık · 20125,9bin okunma
··
114 görüntüleme
℘ınar Önalan... okurunun profil resmi
"Asıl olan Aşktır gerisi vesairedir.” demişler... yüreğinize sağlık, harikulade keyifle okudum.
Osman okurunun profil resmi
En güzel vesaire pervane böceğinin mum Alevine olanıydı. Bir Aşkı vardı dokunmak uğruna kanatlarını kavurduğu... Yüreğinize sağlık sizinde vakit ayırıp okuduğunuz için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.