Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

278 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Memleketim
Ayfer Tunç aslında Can Yayınları’nın yazarı. Fakat kendisine İletişim Yayınları'nın Memleket Kitapları dizisi için bir kitap yazması teklifi geldiğinde bu teklifi geri çevirmiyor ve İletişim Yayınları’na konuk oluyor. İşte “Memleket Hikâyeleri” kitabı böyle ortaya çıkıyor. Refik Halit Karay’ın 1919’da yayınlanan “Memleket Hikâyeleri” isimli kitabına da gönderme yapan kitap üç bölümden oluşuyor. Kitabın "Memleket Yazıları" olarak adlandırılan ilk bölümünde daha çok deneme, anı ve öykü türleri arasında bir tada yakın olan yazılar yer alıyor. Taşra, memleket, millet ve son olarak İstanbul (güzelleme ve ağıt) üzerinden memleket meselelerine toplum olarak nasıl baktığımız anlatılıyor. Kitabın ikinci kısa bölümü olan "Fotoğraflar Anlatıyor"da ise fotoğraflar eşliğinde Bıçakçı Gümüş Ahmet'in hikâyesi anlatılıyor. Yazarın eline geçen fotoğraflardaki detaylardan da faydalanarak Gümüş Ahmet anlatılıyor. FARKETTİRMEDEN FARKINDALIKLARI ARTIRMAK Geçmişe özlem mi yoksa olması gereken dünyaya ulaşmak mı? Ulaşmaktan bir yana, yaklaşamadığımızı bilmek... Ayfer Tunç öyküleri benim için akılda kalıcığı öykülerin en önemli örnekleri, bazı öykülerini sonradan tekrar tekrar okuduğum olur fakat bu kitaptaki öyküler, belki de benim de kafamı yorduğum konuları birarada işlediği için canımı daha çok acıtıyor. Çevremdekilerde hatta kendi ailemde olan farklılıkları düşünüyorum. Çarpı işaretini öğrenmenin yarattığı kalp ağrısı isimli öyküde "Kapımıza kırmızı boyayla çarpı işareti çizdiklerinde ilkokul ikideydim" diyen gencin vardığı sonucu sanki kulaklarımla duyuyorum o an. Oysa, farklılıklarımız bizim en büyük değerlerimiz olmalı. Aşk isimli öykü, gerçek olup olmadığını sorguladığım ama yine de insanın tüylerini diken diken eden bir son ile cevaplanan, gerçek aşk var mı şeklindeki cevapsız sorusuyu akla getiriyor. Bireylerin farklılıklarının toplum tarafından algılanış biçimi, başka ülkelerde de Türkiye'deki gibi mi? Bir İngiliz postahane görevlisi, karşısındakinin İngilizce kelimleri yanlış kullanmasına nasıl tahammül edemiyorsa ya da bir Norveç'li İspanyollar'ın kendilerine yaklaşımını fazla samimi buluyor ve soğukluğunun derecesini daha da artırıyorsa, bu ötekileştirmeyi Türk olmaktan çok insan olmaya indirgeyebilir miyiz? Bettina'nın mahalleyi galeyane getiren bikinisi isimli öyküde Alman Betina'nın bikinisiyle bahçede uyuyakalması sonrasında erkeklerin bahçeye dadanması... Aklıma yabancı misafirlerimin Türkiye'ye geldiklerinde erkeklerin yolda yürürken kadınlara bakış şekilleriyle ilgili soruları geliyor, din ile ilişkilendiriyorlar; oysa hayır! Ah, nasıl da zorlanıyorum açıklarken. Açıklamak isterken, olması gerekenin ne olduğundan çok bu duruma nasıl geldiğimizi açıklamaya çalışmak gerekiyor. İnsanlar arası iletişim farklılıklarının kişiden kişiye değişiminin çok az olmamasından örneğin. Yazar, İstanbul, Adapazarı, Karasu, Erzurum, Karadeniz gibi yerlerde yaşanan an’ları, o an’lardan yola çıkarak fotoğraf hâline getiren öyküler yazmış. Hepimizin bir köşesinden kendimizle veya bir tanıdığımızla ilişkilendirebileceğimiz an’lar, Ayfer Tunç’un Türk Edebiyatı’nda yakışan diliyle karşımızda... Farklılıklarımıza keyifle bakmamızı belki de bilinçaltımıza işleyecek, günümüz dünyasında ihtiyacımız olan bir edebiyat.
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriAyfer Tunç · İletişim Yayınevi · 2012230 okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.