Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

402 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kararın Mahkuma Ait Olduğu Tek Mapushane
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: youtube.com/watch?v=n5e0iz7... "Kafesin biri bir kuş aramaya çıktı." Franz Kafka Gözlerimizi kapattığımızda aklımızdan geçen hatıraların uç uca eklenmiş insan izdüşümleriyle çarpışması, tek sese odaklanmaya çalışırken aklımızı işgal eden çok sesli insan koroları ve bu koroların her birinde orkestra şefliği yapmış dünyaca ünlü kıskançlık mefhumunun et ve kemik taşıyıcılarıyla birlikte kendi düşünsel imparatorluğunu kurması. Vedanın başladığı yere koyduğumuz sevgi yorgunu ayaklarımız ile tempoyu belirlemek amacıyla bizden önce varış noktasına gitmeye çabalayan tavşan atletimiz olan tutkularımız. Hatıraların verdiği acıların tedavisi için bir araya gelmiş olan doktorlar komitesi çaresizdir. Önlerinde kıskançlık hamuruyla yoğrulmuş, acı mayasıyla kıvamını almış dünya üzerindeki bütün ekmekleri kıskandırırcasına aşk adlı oburu doyuran, hakikat uğruna ruhsal açlık çekemeyen bir et yığını vardır. Eczanedeki ilaçların çoktan metastaz etmiş bir kansere çare bulamaması ve hayatları boyunca kendi kutularının içinde kalarak dış dünyaya karşı kayıtsızlığa mecbur olmaları gibi bizim de hapsedilmiş olmayı isteyip ruhsal açlığımızı doyurmak istediğimiz çeşitli bakışlar vardır. Bağışıklık kazanmayı istemek kuşuna karşı yolladığımız tutku kafesi, hapsolduğumuz tımarhanenin gardiyanlarından sadece bir tanesinin adıdır. "Hafızamız, bir tür eczane, bir tür kimya laboratuvarıdır, elimize tesadüfen sakinleştirici bir ilaç da geçebilir, tehlikeli bir zehir de." (s. 379)
Mahpus
Mahpus
Ne olursa olsun, o kadar hatıranın ardından arkadaşımız olarak kalmasını istediğimiz olur. Arkadaşlık, bilim insanları tarafından henüz keşfedilmemiş bir icattır. Ama o, gider. Gelmesini isteriz, çünkü her gitme güdüsünde içimizde hissettiğimiz acının herhangi bir sözlükte karşılığı yoktur. Doğanın bebekleri olan sözlükler bu duyguyla tanıştırılmamıştır. Onun adını her duyduğumuzda içine düştüğümüz sönmüş yanardağ, bedenlerin sıcaklığıyla birlikte tekrar aktif hale gelir. Cehennemin kıskançlığı da bundandır. Zamanında notalar, üşüyen bedenlere yorgan olmuştur. Dünya üzerindeki olası bütün müzik besteleme kombinasyonları bu yorgan mafyasında kendilerine vücut bulur. Diğer bakışların ötekileştirdiği bu yalıtılmış sevgi mabedi, kendi anlık coşkularımızın komutanlığında o meçhul kadının varoluşunu ilhak edebilmek üzere kıskançlık teçhizatlarını toplar. Savaşın birbirinden tamamen alakasız organları birbirine katmasına gülen kalp ise bilmek istediği şeyin dışında mümkün olan her şeyi öğrenmişliğiyle elde ettiği sanrılı anatomik egemenliğini, insan vücudunda kan pompalayan bütün damarların uç uca eklenip yaşadıkları Dünya'nın içini daraltması gibi düşünsel bir animasyonun gergin fotoğraf kareleriyle hafızanın karanlık odalarında banyo eder. "Kıskançlık öyle bir öğrenme hırsıdır ki, onun sayesinde, birbirinden bağımsız tek tek noktalarda, bilmek istediğimiz şeyin dışında mümkün olan her şeyi öğreniriz sonunda." (s. 81)
Mahpus
Mahpus
Prometheus'un gündüzleri bir kartal tarafından yenilen karaciğerinin geceleri tekrar yenilenmesi gibi biz de gerçeklik adlı kartala her gün zaman karaciğerimizi yediririz. Gerçeklik açtır, zaman ise yenilenir. Değişmez ve durmadan yinelenen bir rotada birbirine göre simetrik koltuklarda oturan sevgi-nefret, alçakgönüllülük-gurur ve zevk-acı yolcularını taşıyan dünyanın en sesli treni, ardına eklenen sonsuz zaman katarıyla kendisini her durakta yenilenmiş bir vaziyette bulur. Sadece tek bir soluğa mahpus olmanın güzelliği, her durakta çelişki adlı bilet kontrolcüsüyle kendi hissettiklerine uygun bir ezgi bulan hafıza repertuarını, daha önce gitmediği bir şehri ilk kez gören bir turistin karşısına korunma kapsamına alınması gereken beklenmedik bir tarihi eserin çıkma ihtimali heyecanıyla layıklaştırır. "Bir soluğa hedef oluyorsun; tellerin hışırtısı arasından ansızın bir ezginin belirmesi gibi; havadaki yansımaya benzer bir şey duruyor önünde; ruhunun kargaşası içerisinden sonsuz bir katar çıkmış, ve sanki dünyanın bütün güzellikleri o katarın yolunda durmakta." (s. 18)
Niteliksiz Adam 2
Niteliksiz Adam 2
, Robert Musil Proust'un okurlarının gözlerine mahpusluk eden bu 402 sayfalık hapishane, sarıldığımızda bir termometrenin içindeki cıvanın, bakışlarımızı yüzünde sabitleştirdiğimizde artık hatırlanması imkansız bir damla anne sütünün, uyku ile uyanış arasındaki algı çitinin, bilinçsiz bir çocukluk hatırasındaki masum bisiklet tekerlerinin, zaman kazanında pişmiş ezeli kırışıklık menülerinin yüzeyini şiddetli bir hava muhalefeti çelişkisiyle tanımlı rüzgarın sıyırıp geçmesinin kıskançlığıyla mahkumlarına bir hapsolmuşluk fragmanı sunar. Sınırsız özgürlüğe kavuşulmasını engelleyen an parmaklıkları, mahkumlarına Proust'un zaman hiyerarşisindeki "ele geçirilen zaman" adlı gardiyanın elindeki anahtarla açılma ya da kitlenme sözünü verir. Kararın mahkuma ait olduğu dünyadaki tek hapishane zaman’dır. Bütün ihtimallerin tükenmediğini gösteren umut ışığı ise hapishanenin duvarlarını kaplayan sanat eserleri, ara sıra zaman mahpuslarının dinletisine sunulan anlık kulak doygunlukları ve dışı kof ögelerle süslü izole bir hayat özünün bomboşluğunu samimiyetle doldurma isteğidir. "(...) bütün hazlarda, hatta aşkta bile bulduğum hiçlikten farklı, muhtemelen sanat aracılığıyla gerçekleştirilebilecek bir şeyin var olduğu, hayatım bana bomboş görünse de, hiç değilse henüz bütün ihtimallerin tükenmediği umuduydu bu sanki." (s. 254)
Mahpus
Mahpus
Her şeye rağmen Proust ürünü sayfaların mahpusluğunda kendimi onun zaman atmosferinin duygu iklimlerime sirayet ettiği en derin düşünsel okyanusları keşfe çıkan panteist bir edebiyat uzaylısı gibi hissetsem de, Kayıp Zamanın İzinde serisinde ilerledikçe gitgide artan duygulanımlarım kendileri için zamanla daha çok içselleştirme tutuklayıp hapse atacaktır. Bu içselleştirme adlı sanıklarım ise hiçbir zaman aklanamayacakları ve müebbet hapis cezasına çarptırılacaklarını bildiği, tanıyıp tanımadıklarına tam karar veremedikleri bir hakimin karşısına çıkacaklardır. Beyhude savunma metinleri kıskançlık adlı avukatlar ve savcılar tarafından hazırlanmıştır. Mahpuslara cezasını verecek olan aşk adlı hakim ise sanıklarımı orada bekletmek üzere sonsuza dek geç kalacaktır. "İnsan, iradesiyle hareket ettiği sürece özgürdür; buna karşılık eğer insani tutkuları, yani organizmasından kaynaklanan tutkuları varsa, dolayısıyla doğru düşünemiyorsa, o zaman özgür değildir." (s. 494)
Niteliksiz Adam 1
Niteliksiz Adam 1
, Robert Musil Bir kalpte müebbet hapis cezasına çarptırılanın vay haline!
Mahpus
MahpusMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20231,128 okunma
··
1.440 görüntüleme
Sümeyye Arzakçı okurunun profil resmi
Öncelikle merak ettiğim iki şeyi sormak istiyorum; bu incelemeyi ne kadar süre içinde yazdın? Bu incelemeyi yazarken yazarın diğer kitapların etkisinde bir yorumda bulundun mu? İncelemen bireyin içsel savaşını hatta bireyin içinde ki karmaşayı bize sunuyor. Kötü bir inceleme olmuş yorumu çıkmaz umarım yazdıklarımdan. Çünkü incelemeni beğendim. Ve kitabı okumayı düşünüyordum. Bu sene okur muyum bilemiyorum ama kitap hakkında fikir ve görüş belirtebilmem için yeterli donanımı veren bir inceleme. Tek yazabileceğim şey eline sağlık. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Yaklaşık olarak 2-3 saat arası bir sürede yazdım, diğer kitaplarının etkisinde haliyle bulundum çünkü Kayıp Zamanın İzinde serisinin 5. kitabı malum bu. :) Yorumun için teşekkür ediyorum. Umarım okursun seriyi.
L Büşra A. okurunun profil resmi
"Kafesin biri bir kuş aramaya çıktı." Franz Kafka bu alıntı senin video çektiğin Kafka'nın beş alıntısından biriydi galiba,hatta yorum yazdığımı hatırladım şimdi sabahtan beri düşünüyorum bende nerde görmüştüm diye, bir türlü inceleme yazamadım,ama bende yazacağım kararlıyım nutkum tutuldu kitabı okuyunca biraz yerleşsinde,incelemeye geliyim kitapları birbiriyle harmanlanmışsın bence daha etkili oluyor böyle.. Okurken bende Mahpus oldum bu kitaba galiba.. "Bir kalpte müebbet hapis cezasına çarptırılanın vay haline!" Dediğin gibi gerçekten öyle ordan çıkamamak, çıkaramamak oda kötü uzun süre orda hapis olmak,Emeğine sağlık. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Evet öyleydi ve bugüne kadar üzerine kendimce epey düşünüp yorumlamaya çalıştığım bir alıntı. :) Umarım sen de yazarsın. Benim için Proust ile Musil'in karışımı izlenimcilik ile gerçekçiliğin birbirinin arasına girmesi gibi bir zevk veriyor. Teşekkür ederim değerli yorumun için...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.