SON TİMURLU-994 sayfa 7.8/10
Eski devirlere atfen,günümüzün sıkça söylenen klişelerindendir:
‘O zamanlarda yaşamak vardı:hayat ne kadar basit,insanlar ne kadar samimiymiş’.
.
Lakin ben,ne zaman dönem romanı okusam ya da tarihi bir olgunun içeriğini araştırsam:onlarca ikilemin, hatta bir o kadar da vicdan muhasebesinin içinde bulurum kendimi..
Peki modern insanın! bu vb. kaygıları yok mu?
Hayatlarımız kimi zaman ikilemler sarmalında can çekişmiyor mu?
İnsanoğlu varlığını sürdürdüğü sürece:bu soruların cevabı elbette ‘evet’ olacak..
.
Eskinin ve yeninin vicdan muhasebesi katmanında aslolan:yönetim şekillerinin mevki sahiplerine yüklediği misyonun ziyadesiyle tekillikten < çoğulculuğa evrilmesidir..
.
Peki,günümüz yaşantısının insanlık adına velinimeti sayılabilecek yönetim şekillerimizin değerini ne kadar kavrayabiliyoruz?
.
Herhangi bir ulus,coğrafya,ırk ya da dinin tarih serüvenindeki tepe noktası kabul edilen çağlara duyulan özlem ve adanmışlık,yüzeysel olarak ele alınan-öğrenilen bilgilerle tepkimeye girdiğinde kaçınılmaz olarak :bir davaya inanmışlık kisvesi altında ‘fanatizm’ ortaya çıkar..
.
Sporda fanatizm:iyi oyuna değil ,kazanmaya
Aşkta fanatizm: sevgiliye değil, sevgilinin her şartta bağlılığına
Tarihisel fanatizm ise:
gerçeklere değil, inanmak istediklerine
[açlık duyar]..
.
Vatan,ulus,ülke ya da toplum...
Adına ne dersek diyelim:
düşen ve düşecek olan her kum tanesine göğüs gerip zamana meydan okuyabilmesi için doğru adımlara,
doğru adımlar için de tarihin sayfalarının tozlanmasına müsaade etmeksizin,orada yapılan ‘yanlışlara’ ihtiyaç duyar..
.
Babür Şah: bu olgunun bilincinde bir misyonla ‘BABÜRNAME’yi kaleme aldı..
.
Hümayun:babasının eserini kendisine pusula kıldığı için büyük bir devlet adamı olarak anıldı..
.
Ekber ise eserin özünü fiiliyata dökmek istediği için:
tüm Hindistan’ın baş tacı ettiği bir padişah olmuş,yerli halk tarafından bugün hala ezgileri mırıldanan türkülere mazhar olmuştur..
.
15 .YY sonu Maveraünnehir’den sürgün edilmeyle başlayan roman, Hindistan topraklarında 17.YY başlarında
büyük bir Türk İmparatorluğu varlığıyla son bulmaktadır..
.
Orta Asya tarihi roman yazarlarının kullandığı sade bir dille ele alınmış olan eserin,ders çıkarılası en önemli vurgusu:
ister toplum ister devlet merkezli olsun,hiç bir yapının dişlilerinin
“bid-at ve hurafelerden” tam anlamıyla kurtulmaksınız,sağlıklı bir işleyişe kavuşamayacağıdır..