Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biri diyebilirim.Murathan Mungan ismini çokça duyduğum fakat yeni tanışma fırsatı bulduğum bir yazar.Kalemine bayıldım anlatım duru ve akıcı.Hele o gizemli cümleler yokmu kitabın içine giriyorsunuz adeta.Bir soluktta okunacak enfes bir kitap ama ben yanlış bir zamanda okuduğum için sindire sindire okudum.Yazar rejim değişikliği sonrasında İran’da yaşananları hikayemsi bir hava katarak anlatıyor tabi Türkiye’den de bir şeyler bulmak mümkün.Aslında evrensel bir noktaya değinmiş demek daha doğru olur.Akhbar asıl kahramanımız ve olay onun üzerinden yürüyor.Rejim değişikliği sırasında Akhbar anne-baba, kızkardeşi ve sevdiceğini geride bırakarak uzak diyarlara gidiyor. Rejimin getirdiği müthiş bir baskı var kadınlar burkalara bürünürken aynı zamanda dış dünyayla da bağlarını kesiyorlar adeta ve örtünmenin sınırlarını zorluyorlar.
“İktidar da Allah gibi görülmeyen, ama varlığı her yerde hissedilen bir şeydi”Öyle olmalıydı...
Kadınlar bu dünyada cehennemi yaşıyorlardı adeta çünkü birileri onların yerine düşünüp yine onların yerine karar veriyordu...
Aradan yıllar geçip özlemini duyduğu topraklara gelen Akhbar müthiş bir hayal kırıklığına uğruyor.Ailesini bıraktığı yerde başkaları oturuyor.Yıllardır özlemini çektiği bu topraklara nekadarda yabancı.Sokak sokak gezip o burkaların arasında annesini, kız kardeşini ve sevdiceğini ararken abisinin de şehit düştüğünü öğreniyor.Bu acı gerçekle yalnızlığını ve kimsezliğini öğreniyor aslında Akhbar.Ve şu parağraf herşeyi özetliyor aslında:
“Burkaya giden yolu çador açar, “ demişti kadın.
“Çador annelerimizin, ninelerimizin geleneksel ve masum başörtüsü değildir yalnızca.Kafalarımızdaki köprüdür.Örtünmek bir ahlak haline getirildiğinde, arkası mutlaka gelir; karara karara gelir.Örtünmenin sonu yoktur.Kadınlar kefene kadar örtünmek zorunda kalırlar.”
Kalemine sağlık Murathan Mungan