Sevdim mi sevmedim mi anlayamadığım bir kitap daha. Hasan Ali Toptaş' la ilk tanışmam. Kitaba başladığımda bir olay var bunun üzerinden ilerliyor herhalde diye düşünmüştüm. Sayfaları aştıkça Kör Baykuş havasıyla karşılaştım. Adı üstünde Kayıp Hayaller Kitabı. Kim gerçek, hangi olaylar yaşandı, neler oluyor tam kestiremiyor insan. Anlıyor ama neyi anladığından da emin değil. Bu durum insanı okurken rahatsız etmiyor, hatta merak ettiriyor. Ama ben kitabı çok karamsar buldum ve anlattığı şeyler genel olarak bana hitap etmedi. Sevmediğim yönü buydu.
Konuyu bir kenara bırakırsam yazarın üslubuna hayran kaldım. Kelimeler, imgeler, hayaller, betimlemeler, anlatım öyle birbiriyle uyumlu öyle ahenkli ki kitabı okutturan da bu oldu. Yoksa idare eder bir anlatımla devam edemezdim. En çok dikkatimi çeken de yazarın gözlem gücü. Bu kadar imgeye rağmen yazdıkları bir bir gözünün önünde beliriveriyor insanın. Havada kalmıyor.
Yani Hasan Ali Toptaş kelimelerle dans etmesi açısından bayıldığım ama anlattıkları açısından pek cazip gelmeyen bir yazar oldu gözümde. Tabi diğer kitaplarına da bakmam lazım.
Keyifli okumalar.