Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Kitabı ikinci okumam. İlk okumamin verimsiz bir okuma olduğunu anladığım için ikinci kez okumaya karar verdim. Özellikle yazarın okuduğum diğer iki eserinin bu kararı almamda etkili oldu. * Kitabın konusunu, namus cinayetine kurban giden Santiago'nun ölümüne gidişinin adım adım işlenmesi şeklinde özetleyebilirim. Vicario ailesinin kızı zengin biri ile evlenmistir ancak bekaretini önceden yitirmiş olduğu anlaşılinca eşi tarafından babasının evine bırakılır. Kızın ikiz kardes olan abileri Pedro ve Pablo da ailenin namusunu temizlemek için görevlendirilir. Konuyu bu şekilde ifade edince ki yazarken bana da öyle geldiği üzere, oldukca klişe ve basit bir konu gibi geliyor. Ancak Marquez'in usta kaleminin büyüsüyle eser klişelik ve basitlik sıfatlarıni adeta çöpe atıp bir başyapıt haline geliyor. Bunu dediğim için sakin kitap hakkında bilgi verdiğimi düşünmeyin(spoiler), Santiago'nun öldürüleceği daha kitabın ilk cümlelerinde okurla paylaşılıyor. Marquez'in okuduğum önceki iki kitabında bu durum vardı. Aynı zamanda bu durumun eserin heyecanını kaybettirmedigi, bilakis okurlara bambaşka bir edebi tat verdiğini bu eserinde de görüyoruz. Santiago'nun öldüreleceğini adeta sağır sultan bile duymuştur. Kasabada herkes bundan haberdardır. Nitekim Pedro ve Pablo kardeşler cinayet silahları olarak kullanacakları bıçaklari almak için gittikleri kasapta olsun, cesaret almak için içkinin dibine vurduklari mekanda olsun ve adımı attıkları her yerde olsun adeta bağıra bağıra Santiago'yu öldüreceklerini söylerler. Onların bu bagirislari aslında işlemek istemedikleri cinayetten kendilerini kurtarmak için kasabaya attıkları yardım feryadidir. Ancak kasabanın duyduğu tek ses: Namus'tur. Namus çoğu zaman namussuzlarin namussuzluklarini gizlemek için kullandıkları ve toplum üzerinde sihirli etkileri olan bir kelimedir. Aynı etki, Santiago'nun kasabası üzerinde de faaldir. * Kitap hakkında ufak bilgi içerecek birkaç nokta hakkında yorumum olacak, dileyen geçebilir. Bu noktalarlardan sonra namus konusu hakkında birkaç söz edeceğim. Dileyen onları da okuyabilir. Kitapta, Santiago'nun öldürüleceği gün düzenlenen karşılama şenliği vardır. Karşılama bir Piskopos içindir. Aslında onun ilk gelişi de değildi sanırım ama burada dikkatimi çeken nokta, Piskopos'un adeta kanalizasyon borusunun patladığı ve ortalığın bok kokusundan geçilmediği bir mahalleye girmek istemeyisi gibi o da bu kasabaya girmek istemez, gemisinden bile inmez, uzaktan el sallar ve gider. Bu esnada burnunu da tutmuş olsa bence çok daha anlamlı olurdu. Diğer bir nokta, kitabın sonunda Santiago'nun nasıl öldürüldüğünün betimlendigini görüyoruz: Defalarca bıçak darbesi yiyor ve bağırsakları dışarı çıkıyor ve her tarafı bok kokusu alıyor. Sonra Santiago, elleriyle kendi bagirsagini tutarak evine dogru gidiyor ve halası onu görüp "Santiago yavrum!" diye bagirdiktan sonra "Neyin var?" diye soruyor. Pause'a bas şimdi. Aslında tüm kitabın atmosferinin ve kendisinin özeti bir soru ve diyalog! Santiago'nun cevabı ise şu olur: "Beni öldürdüler, Wene Hala,” Evet, Wene halası, annesi, nişanlısı ve diger konu komşu ve hemsehrileri, Santiago'yu sizin kör namus anlayışınız öldürdü. Katili sizsiniz. Sakın öyle benim suçum yok gibi bakma Wene hala, senin de suçun var ve herkesin suçu var bu kasabada! Santiago'nun ellerindeki o bağırsak aslında kasabanın insanlarınındir ve o bok kokusu da kasabanın insanlarının ve bu zihniyetteki her kasabanın kokusudur. * Namus konusu 21. yy'ı yaşayan biz insanlar için bile hala bir tabu konusudur. İki reşit, aklı başında insanın kendi hür iradeleri ile cinsel ilişki yaşaması eminim ki birçok insan için sorun teşkil ediyor. Bir erkek ile kadın bir kağıda imza atıp cinsel ilişki yaşayinca herkes düğün bayram ederken, aynı bir erkek ile ayni bir kadın bir kağıda imza atmadan cinsel ilişki yaşayinca aynı insanlar bu sefer ağza alınmayacak hakaretler ediyor, aşağılamalarda bulunuyor ve adeta bir sinek muamelesi yapıyor ve "Namus elden gitti!" diye avazi çıktığı kadar bagiriyorlar. Namus = Bir erkek ile bir kadının bir kağıda imza atarak cinsel ilişki yaşaması Namussuzluk= Bir erkek ile bir kadının bir kağıda imza atmadan cinsel ilişki yaşaması ... O zaman bu noktada Namus'u temizleme tarifi verelim: Malzemeler: - Farklı kültürleri, fikirleri barındıran değişik bölge insanlarının kitapları - Değişik kültür ve fikirlerden insanlar - Erkek ve kadın anatomisini gösteren birer resim - Bir doktor - Bir sosyolog - Bir psikolog Yapılış: Namus gitti diye bağıran insanlara doktor tarafından özellikle kadın anatomisi anlatılır. O namus gitti diye uğruna bagirdiklari zarın işlevinin sandıkları gibi namusu gösteren bir şey olmadığı iyice kafalarına vura vura anlatılır. Sonra sosyolog arkadaşımız, farklı kültürlerde de bu namus gitti diye bağıran arkadaşlar gibi kafaların olduğunu ve bunun aslında çok eski bir tabu olduğunu iyice anlatır. Psikolog arkadaşımız bu namus gittici insanları uzun seanslar ile tedavi eder. Bunlardan sonra ve beraberinde de ilk maddedeki kitapların bu namus gittici arkadaşlar tarafından okunulmasi sağlanır. Ve farklı kültürden farklı fikirlerden insanlarla tanışılip ufuk geliştirme egzersizleri aksatilmadan yaptırılır bu namus gittici insanlara. Afiyet olsun.. * Keyifli okumalar
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 198877,9bin okunma
··
125 görüntüleme
diana okurunun profil resmi
aslında kitabı okuduğumda ölüm nedeni değil de, ölümüne karşı yapılmayan şeyler dikkatimi çekmişti. ben de incelemiştim bu kitabı ve direkt aklıma gelen “bystander effect” dediğimiz toplum içinde sorumluluğun dağılma ilkesi oldu. namus, evet sığ ve halen aşılamamış bir kavram ama başka bir ölüm nedeni de olsa sonuç değişmeyeceği için olsa gerek algıda seçicilik namus mevzusunu hiç düşünmemişim kitapta. yeni bir bakış açısıyla okudum incelemeni, ellerine ve kalemine sağlık. nice incelemelere🌸
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim ☺
Tayfun okurunun profil resmi
Kitabın çok iyi bir anlatım tarzı var. Olayı kişilerin ağzıyla sırayla anlatması ise benim çok hoşuma gitmiş, içeriğini tam hatırlamasam bile en sonunda kapıya yasladıkları kahramanı ve cevreyi betimlemesini unutmam imkansızdır. Teşekkür ederim inceleme için kısa bir süre içerisinde yazarın bir iki kitabını daha okumayı düşünüyorum ki kütüphanemde en çok eseri olan yazardır :) 12 kitap :) + bir tane çok eski basım Kırmızı Pazartesi daha...
Kaan okurunun profil resmi
Kesinlikle katılıyorum. Sonu em etkileyici kitapların başında geliyor bence. Aklıma bu konuda Gazap Uzumleri geldi. Onun da sonu çok etkileyiciydi bence. Marquez'in 4 kitabını okudum. Üçü bence birer başyapıt her açıdan: Yüzyılliik Yalnızlık, Başkan babamızın sonbahari ve kırmızı pazartesi. : Ben de yazarı okumaya devam edeceğim :)
Seçil Yardım Örengül okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş. Özellikle namus ve namussuzluk kavramlarına getirdiğiniz yaklaşımı çok beğendim. Ellerinize sağlık
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Beğenmenize sevindim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.