Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

394 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Dostoyevski'nin Sibirya sonrası ilk büyük roman denemesi. Ezilenler'in yayımlandığı 1861 yılından biraz geriye gidersek, çok sevdiği Petersburg'a girişi hâlâ yasak olan Dostoyevski, çeşitli üst makamları bariz şekilde yağlaması ve çarlık tarafından gözetim altında tutulması şartıyla on yıl sonra nihayet Petersburg'a dönüyor. 1858 yılında iki kardeşin kendilerine ait gazete kurma fikri, Dostoyevski'nin geri dönmesi neticesinde hayata geçiyor. Ama daha sonra iki kardeşin projesi gazeteden çok dergi mahiyetine bürünüyor. İsmini 'Vakit' koydukları bu dergide Mişel müdürlük görevini ve finans konularını yürütürken, derginin yazı yükünü doğal olarak Dosto'muz yükleniyor. Dostoyevski bu yükü Sibirya'dan önce 'bizimkiler' olarak adlandırdığı Turgenyev, Nekrassov gibi isimlerin yanı sıra birkaç yazar ve eleştirmeni de dergiye bağlayarak hafifletiyor. Ezilenler ise bu dergi için yazdığı dört bölümün birleşimi sonrası ortaya çıkan bir roman oluyor. Dostoyevski, Ezilenler'de hikayesini iki kola ayırıyor. Romanın anlatıcısı konumunda bulunan baş karakterimiz Vanya'nın büyük bir sevgi beslediği Nataşa karakterinin yeni bir sevdaya yelken açması, Nataşa ve yeni aşkı Alyoşa'nın aileleri arasında bulunan çekişmeler romanın bir kolunu oluştururken, Vanya'nın romanın ilk bölümlerinde tesadüf eseri yaşlı bir adamın peşine takılması ve hemen ardından yaşlı adamın hastalanıp, ölmesi neticesinde bu adamın evini kiralaması ve torunuyla karşılaşması sonrasında gelişen olaylarsa diğer kolunu oluşturuyor. Bu iki kolu romanın ilerleyen bölümlerinde birleştirmeye uğraşsa bile Ezilenler'in bana hissettirdiği en büyük sorun odaklanamama oldu. Dosto, iki koldan ilerlettiği hikayeleri yükseltip büyük bir çarpışmayla birleştirmek yerine, hangisine yükleneceğine karar veremeyen bir portre çizmiş. En azından bende uyandırdığı hissiyat bu yönde. Daha önce hayatındaki bazı dönüm noktalarını, yaşadığı olay ve duygu durumlarının bir kısmını karakterlerine yerleştiren Dostoyevski, bu defa birebir kendini baş karakter Vanya'ya adapte etmiş. Vanya karakteri tıpkı Dosto gibi memur olmak istemeyen, henüz yirmili yaşlarının başlarında ilk romanı çıkmış ve iyi tepki görmüş yeniyetme bir yazar. Benzerlikler bununla sınırlı değil. Vanya'nın yazdığı ilk romanın konusu bildiğimiz İnsancıklar: "Oysa kitapta söz edilen küçük, ezilmiş, hatta biraz kalın kafalı, ceketinin düğmeleri falan dökülen bir memurdu; dahası, bütün bunlar hepimizin konuştuğu sade bir dille anlatılmıştı... Tuhaftı doğrusu!" Vanya'nın ilk romanına gelen tepkilerde, "yeni bir Gogol doğdu" nidalarıyla kendisine koşulan, İnsancıklar'a ve Dosto'ya daha kitap basılmadan büyük övgüler sıralayan Belinski'nin izleri de bariz şekilde görülebiliyor: "Sonunda romanım çıktı. Basılmadan çok önce edebiyat dünyasında, hakkında epey gürültü olmuştu. Romanımı müsvedde halinde okuyan B. çocuk gibi seviniyordu." Dostoyevski ve Vanya arasındaki benzerlik sadece yazarlık bazında değil karakterleri konusunda da mevcut. Çok sevdiği Nataşa'nın kalbini Alyoşa'ya kaptırmasından sonra sevdiği kadın mutlu olsun diye bu ilişkiye yardım eden Vanya karakterinin verdiği tepkiler yine bir yaşanmışlığın ürünü. Ezilenler'i yazdığı sırada evli olduğu ilk eşi Mari Dimitriyevna ile ilk tanıştığında Mari zaten evli bir kadın. Kocası öldükten sonra başka bir köye taşınmak zorunda kalan Mari, Dostoyevski'nin askerlik görevi nedeniyle kendi yanına gelememesi sonrası yeni taşındığı yerde gönlünü başka birine kaptırıyor. Dostoyevski'nin bu duruma verdiği tepki ile Vanya'nın tepkileri birebir örtüşüyor. Bir diğer parantez açılması gereken karakter ise Prens karakteri. Sibirya öncesi kitaplarında pek rastlamadığımız kötücül karakter olayını Stepançikovo Köyü'ndeki Foma karakterinden sonra pek sevmiş olacak ki kötü bir karakter yazmaya sonraki kitabında da devam etmiş. Foma hastalıklı ve karşısındaki insanların aşırı saflıklarından yararlanan bir karakterken, Prens karakteri karşısındaki saf olmayan diğer karakterlere karşı planlı, programlı ve yer yer uzun vadeli planlar kuran, kendisine yapılan hamlelere hızlı bir şekilde karşı hamlelerle cevap veren bir karakter. Ama sinir bozuculuk konusunda Foma hâlâ zirvede benim için. Dostoyevski'nin hiçbir zaman vazgeçemediği diğer yazarlara atıflarda bulunma olayı bu kitabında da devam ediyor. Gogol'a bir önceki kitabında sağlam giydirmişti, bu kitabında da aynı şekilde Gogol'a giydirmeler mevcut. Sibirya öncesi kitaplarının neredeyse hepsinde konu bakımından yüksek seviyede esinlenmeler varken İnsancıklar romanı hariç buna pek kalkışmıyordu. Ama kalemini konu bakımından Gogol'un eserlerinden kurtardıktan sonra son iki kitabında eleştirilerde bulunması dikkatimi çekti. Edebiyattan anlamadığını üstüne basa basa söyleyen bir karakter tarafından dile getirilmesini bir kenara bırakırsak ilk kez bu kitabında Puşkin hakkında negatif bir yorumda bulunmuş. Kitaplarında ilk kez sahne alan Tolstoy hakkında ise şunları söylüyor: "Bakın, hâlâ siz diyorum. Senli benli konuşmak çok zor. Galiba Tolstoy’un bir yazısında bununla ilgili bir bölüm var: İki kişi senli benli konuşmaya karar verir ama, bunu bir türlü yapamazlar. Hep şahıs zamiri kullanmaktan kaçınarak konuşurlar. Ah, Nataşa, bir gün onun Çocukluk ve İlk Gençlik’ini tekrar okuyalım; ne nefis eserdir!" Ezilenler romanı geleneği bozmuyor ve eleştirmenlerin ağır hışmına uğruyor. Dostoyevski'nin eleştirilere verdiği cevaplarda da bana göre çok önemli değişiklikler var. Daha önceki kitaplarına gelen eleştiriler konusunda kardeşi Mişel ile mektuplaşmalarında net olarak görünen, suçu içinde bulunduğu zorlu koşullara ya da eleştirmenlere atan, hatalarını kabullenmeye yanaşmayan ve gelen eleştiriler sonrası dağılan ve modunu düşüren bir Dostoyevski vardı karşımızda. Ama bu kitaba gelen eleştirilere cevabı "beni bu konularda eleştiriyorsunuz, ama ben bunların zaten farkındayım, zaten kitabın toplam 50 sayfası iyi benim için," oluyor. Ayrıca son bölümde Vanya yayınevine işlerini teslim ederken kendisi hakkında yapılan bir eleştiri yazısına yayınevi sahibiyle birlikte gülüyor. Sibirya sonrası suçu başkalarına atmak yerine eksilerini, artılarını bilen, eleştirilere moralini bozmak yerine gülüp geçen olgunlaşmış bir Dostoyevski var artık karşımızda. İyi okumalar.
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,6bin okunma
··
285 görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
Emeğine sağlık hocam, yine güzel bir inceleme olmuş. Özellikle bugün üstüm başım mantıksizlik, irrasyonellik, saçmalık ve yobazlik olmuştu; tepem atmaya başlarken çok iyi geldi incelemen. :))
Numan okurunun profil resmi
Çok teşekkürler hocam. İyi geldiyse sevindim özellikle bu saydıklarına iyi gelmesi ayrı sevindirdi. :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.