İncelemeye başlamadan önce yazılan diğer incelemeleri okudum bir arkadaş şöyle tamamlamış incelemesini; "yakın tarihe meraklı olanların keyifle okuyacağı bir kitap" İnsanların 12 Mart faşizmi karşısında çektiklerini kim keyifle okuyabilir yutkunamadan ya da dolu gözlerle okunabilir evet ama keyifle asla.
Sevgi Soysal sudan sebeblerle tutuklanır ve böylece tanışır 12 Mart ile.. dışarıda olanlar bilir ama sadece içeride olanlar tanır, biz biliyoruz onlar ise tanıyorlardı farkımız bu.
Behice Boran, Oya Baydar, Sevim Onursal... ve nice kadınla paylaşır koğuş hayatını mizahını yansıtsa da acı bir gülümseme oluşturabilir sadece 12 Mart işkencelerini, hukuksuzluğunu Kadın yazarlar gözünden okudum daha önce lakin Sevgi Soysal siyasi bir tutukludan çok edebi bir tutuklu onun gözünden bu anılar daha derine işliyor içimize. Her şeye rağmen içeride devam eden kitap yazımı ve kitap çevirileri onun edebi tutkunluğa ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor tutuklu olanların çoğu aydın kadınlar ülkemizde kadın olmanın zorluğundan daha zor bir şey varsa okumuş kadın olmaktır bana göre aydınlık saçacak kadınlar 12 Mart ile kadın bedeni üzerinden süren işkencelere maruz kaldı, askeri tutuklu oldu, mahkum eşi oldu, erkek egemenliğinde süregelen cahilliğin zulmü en çok kadınları etkiledi..
Kitabını şöyle tamamlıyor Sevgi Soysal:
" Ben her şeyin bir bir yok olmasına o kadar çok alıştım ki.
Ve her şeyin yeniden bir bir var olmasına o kadar alışacağım ki."