Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

610 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabın yazılma nedeninin temelinde basit ama bir o kadar da açıklaması güç bir soru yatıyor.Yeni Gineli bir yerlinin, kitabın yazarı Jared Diamond’a ‘’ Neden siz beyazların bu kadar çok kargosu var,bunları Yeni Gine’ye neden getirdiniz ve biz siyahların kendi kargosu neden bu kadar az?’’ sorusunu yöneltmesiyle Jared Diamond’un kafasında bir ışık yanıyor ,sorunun cevabını bulma ve kitabın yazımına başlama gereği duyuyor.Burada geçen ‘’kargo’’ terimini araştırdım ve yerliler arasında balta,giyim,kuşam,yiyecek,içecek anlamına geldiğini öğrendim. Bu soru benimde kafamı karıştırmıştı.Gerçekten bu farklılığın nedeni ne olabilirdi? Temelinde ne yatıyordu?Bu kafa karışıklığı kitaba dört elle sarılmamı sağladı.İnsanoğlu her zaman gizemin peşinden gidip merakını doyurmak istememiş midir zaten? Kitabı okumadığım zaman dilimlerinde de gün içerisinde bu konuyu düşünmeye başlamıştım.Yazar sürekli yeni sorular yönelterek aklımı daha da fazla karıştırıyordu.Mesela bu sefer de şöyle bir soru yöneltmişti ‘’Neden Amerika ,Afrika ve Avustralya yerlileri gidip Avrupalıları ve Asyalıları öldüremedi,egemenlikleri altına alamadı,onların köklerini kazıyamadı da bunun tam tersi oldu?’’.İşte bu sorunun cevabını kitabı okumadan önce bilmiyordum hatta kendime böyle bir soru sorma gereği bile duymamıştım şimdiye kadar.Basit yanıtlar buluyordum kendime bu sorulara karşılık ‘’Böyle gelmiş böyle gidiyor elbet bir üstünlüğü vardı Avrupalıların ‘’ diyordum ama bu üstünlük neydi bilmiyordum. Günümüzde Avrupalı devletler ve halkları genel olarak biyolojik farklardan bahsedip kendilerinin diğer ırklardan üstün olduğunu söylüyorlar.Bu çok yanlış bir görüş bu tamamiyle kafatasçılık yapmak.Bu görüşü hiçbir zaman benimsemedim ve doğru olduğunu düşünmedim.Çünkü yaradan yarattıklarını neden eşit olmayacak bir şekilde yaratsındı ki?Zaten dinin temelinde herkesin yaradan önünde eşit olması yok muydu?Bu yüzden bu tarz bir üstünlüğü de kabul etmiyordum.Ama hala medeniyetler arasındaki farkı oluşturan etmenin ne olduğuna dair bir fikrim yoktu.Bu da demek oluyordu ki kitabı okumaya devam edip cevabımı almalıydım. Yazar,insanlığın 7 milyon yıl önce ortaya çıkışından itibaren ilk 5-6 milyon yıllık dilimin Afrika sınırları içerisinde geçtiğini söylüyordu.Ama bu kadar eski geçmişe sahip bir kıta günümüzde neden bu kadar ilkel durumda?Sorularıma bir yenisi daha eklenmişti anlaşılan. Şimdiye kadar hep sorulardan ve bilinmezden bahsettik ama önemli olan bunlara cevap bulmak değil midir?O yüzden bunca soruyu tek tek yanıtlayalım yazarın bize açtığı yol yordamıyla. Tarım başlamadan önce insanlar avcılık ve toplayıcılıkla karınlarını doyuruyorlardı bunu bu zamana kadar bir çok kere duymuştum.Tarım yapılması sonucunda insanların yerleşik hayata geçmesi de bana yabancı bir bilgi değildi.Ama her kıtanın neden farklı zamanlarda tarıma geçtiği ise benim için bir çıkmaz sokaktı.Daha önce bunun hakkında hiç düşünmemiştim.Hepimizin de bildiği üzere insanlar karınları doymadan yaşayamaz,çoğalamaz hatta ve hatta düşünemez.İnsanların düşünmesi için önce temel ihtiyaçlarını gidermesi gerekir. Kıtalararası farkın temelinde de bitkilerin evcilleştirmesi yatıyormuş bu çok güzel bir tespit.Mümbit Hilal denen bölge ilk tarımın yapıldığı bölge olarak biliniyor.Bunu daha önce tarih ve coğrafya derslerimde duymuştum.Ama neden Mümbit Hilal ilk kez tarımın yapıldığı yer? Bunun cevabı çok basitmiş çünkü Mümbit Hilal’in bulunduğu coğrafya,protein oranı çok yüksek iki bitkiye ev sahipliği yapıyordu; arpa ve buğday.Ve bu ürünler kolayca evcilleştirildi.Buna bağlı olarak tarım gelişti ve yine buna bağlı olarak karınlarını doyuran insanlar çoğalarak siyasi bir oluşum içine girdiler.Bu oluşum sonrasında ise medeniyetler doğdu ve düşünceye zaman olduğu için teknoloji gelişti.Ama diğer kıtalarda bu avantaj yoktu çünkü evcilleştirilebilecek ürün sayısı az ve protein oranları çok düşüktü.Düşünebiliyor musunuz bugün insanlar tarafından o kadar da önemsenmeyen arpa ve buğday tüm insanlığın seyrini değiştirmiş.Belki de bizim kültürümüzde kutsal sayılan ekmek bu nedenle bulunduğu konumu almıştır.En basit örneği yere düşen bir ekmeği yerden alır üç kere öper alnımıza götürürüz.Atalarımız bu iki ürünün önemini biliyorlardı ve bize bunu aşılamışlar. Kıtalar arasındaki farkın temelinde bitkilerin evcilleştirilmesinin ne kadar payı varsa hayvanların evcilleştirilmesinin de bir o kadar payı varmış.Ama yine ısrarla üzerinde durmamız gereken bir konu var her kıtada farklı zamanlarda hayvanların evcilleştirilmesi daha önce evcilleştirenlerin daha zeki olduğu anlamına gelmiyor.Her kıtada az yada çok hayvan vardı evet ama bunlar içerisinde evcilleştirilebilecek olanlar çok azdı.Asya kıtası bu konuda diğer kıtalara göre yine şanslıydı çünkü en temel ihtiyaçları karşılayabilecek hayvanlar(at,koyun,inek vs.) bu kıtada bulunuyordu.Buradan nasıl bir sonuç çıkarabiliriz? Cevap çok basit insanların kaderlerini,gelişmişliklerini ve geleceğini coğrafi faktörler belirledi.Örneğin Asya’da bulunan insanları alıp Amerika'ya koysak onlarda orada aynı gelişmeyi gösterirlerdi daha fazlasını değil.Hiçbir insan hiçbir insandan üstün değildi sadece biraz daha şanslıydı o kadar.Kitapla tanışmadan önce bunlar aklımın ucundan geçmezdi. Kitabın adı üç kavramdan oluşuyor,insanların kaderini belirleyen üç kavram; Tüfek,Mikrop ve Çelik.Kitabın adını görünce şuan ki düşüncelerimin hiç biri aklıma gelmezdi doğrusu.Oysa ne kadar çok şey anlatıyormuş bize bu üç kavram.Bunlara da kısaca değinmek istiyorum. Bu üç kavramın kesiştiği güzel bir örnek var beni çok fazla etkiledi bu olay.Hepimiz az çok Coğrafi keşifleri biliriz.Genelde insanların aklında beliren olay özetle şudur(kitabı okumadan önce ben de böyle düşünüyordum) ; Teknolojik üstünlüğü ellerinde bulunduran Avrupalı kaşifler Amerikayı keşfedip oradaki cahil insanları üstün bilgileri sonucunda yenmiş ve o topraklara sahip olmuşlar.Bu çok yanlış bir düşünceymiş.Avrupalıların zeka olarak hiçbir üstünlüğü yoktu Amerika yerlilerine karşı tek üstünlükleri coğrafi olarak daha zengin kaynaklara sahip bir yerden gelmeleriydi.Hayvanlarla daha önce tanışıp onları evcilleştirmiş ve onların mikroplarını almışlardı.Ama Amerika yerlileri daha önce bu mikroplarla hiç karşılaşmamışlardı ve bağışıklıkları yoktu.Avrupalılar tarafından Amerika yerlilerine bulaşan şuan günümüzün en basit hastalıklarından biri olan çiçek hastalığı tüm İnka imparatorluğunu savaşamadan yok etti.Yine daha önce hiç bir şekilde ne tüfek ne de kılıç görmemiş olan yerliler bunları görünce şaşırarak ne yapacaklarını bilemediler ve korktukları için karşı koyamadılar.Gördüğünüz üzere olay aslında ne kadar farklıymış değil mi?Bir sonuca bağlayacak olursak günümüz kıtalarında farklı yaşam kalitelerinin oluşmasının temelinde coğrafi faktörler yatıyor. Bu kitap sayesinde artık dünyaya bakış açım değişti tarih,coğrafya gibi bilimlerde bir konuyu irdelerken daha farklı düşünmeye başladım.Her şeyin bir temeli olduğunu düşünüyor ve basit denen bir çok oluşumun aslında ne kadar büyük bir geçmişe sahip olduğunu düşünmeden edemiyorum.Bir haritayı açıp önüme koyduğumda sadece bir çizim olarak görmüyorum karşımdaki kıtaları her birinin bir öyküsü olduğunu biliyorum.Ve asla bilinemeyecek bir çok sırları olduğunu.. Bilim üstüne koyarak ilerliyor biz de başka bir medeniyetin temellerini atıyoruz.Bizden sonrakiler yine üstüne koyarak başka bir medeniyetin temellerini atacak bu devinim böyle sistematik şekilde sürüp gidecek. Hülasa, okuyun okutun efendim.
Tüfek, Mikrop ve Çelik
Tüfek, Mikrop ve ÇelikJared Diamond · Tübitak Yayınları · 20167,6bin okunma
··
1.647 görüntüleme
Arzu Karakulak okurunun profil resmi
Mükemmel bir inceleme 👍
Emrah Çakmak okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.Böyle bir kitabı az da olsa anlatabildiysem ne mutlu bana.
SEVAL ZENGİN okurunun profil resmi
Kitabı okuyorum, incelemelere bakayım dedim. Güzel ve uygun bir yorum olmuş. Zihnimdekileri toplamama yardımcı oldu. Teşekkürler...
Emrah Çakmak okurunun profil resmi
Bir katkım olduysa ne mutlu bana.
Ensar okurunun profil resmi
Elinize sağlık 👌
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.