Günlerdir sosyal medyada ünlü bir markanın yeni reklam yüzü Armine konuşuluyor. Hayır fazladan üçüncü bir gözü ya da üçüncü bir kolu olduğu için değil, ekranların insanlara dayatmış olduğu barbie görünümlü kadınlardan farklı olduğu için. Çünkü Armine sokaktaki herhangi birine benziyor, yüzünün herhangi bir hattında estetik yok.
Çağımızın kadınları maalesef ki, ürün satışa çıkarır gibi piyasaya sürülüyor. Birbirine benzeyen çeneler, burunlar, dolgulu dudaklar, platin sarısı saçlar, pahalı kokular... Sokağa çıktığınızda her beş kadından ikisinin birbirine benzediğini göreceksiniz. Bunu biz istemiyoruz, kapitalizm dayatıyor.
Taa çocukken başlıyor bu geçmişten günümüze ulaşmış güzellik algısına erişme çabası. İlk oyuncağımız barbie bebekler hep Victoria Secret mankenleri gibi mesela, sonra bir çok gencin takip ettiği şarkıcılar, oyuncular, estetik mucizesiyle Leonardo Da Vinci’nin altın oranlı çizimleri gibiler. Son yıllarda teknolojinin daha da gelişmesiyle birlikte insanların bir çoğu (bence dayatılan bu güzellik algısına dayanamadığı için) bıçak altına yatıyor.
Olayı psikolojik olarak düşündüğümde (arada düşünürüm) bu bana kendi bedeninde oluşmayan ya da eksik oluşan kimliği yıkarak, yeni bir bedende (mecazi olarak) yeniden bir kişilik oluşturma çabası gibi geliyor. Sosyolojik olarak da bunun altında kendini topluma bu şekilde kabul ettirme çabası yatıyor. Yani ufacık burun estetiğini amma da büyüttün be ayşe diyebilirsiniz, fakat düşündüğünüzde, çevrenizde ki örneklere baktığınız da bana hak verirsiniz. Gucci’nin reklam yüzü Armine’nin günlerce konuşulmasının sebebi de bu, alışılagelmiş standartta bir manken olsaydı adını bile duymazdık, fakat sokaktaki birinden pek bi farkı olmayan fırından yeni çıkmış bir Armine görünce insanlar afalladı. (insanlar afallar! Çünkü barbie görmeye alıştık kardeşim) günlerdir sosyal medyada adından o kadar söz edildi ki, kapitalizm yine hedefine ulaştı, bu kez de standardın dışından birini pazarladı bize :D yanii, ya ne olacağıdıı! Kasa her zaman kazanır.
Benim şimdi bu kadar şeyi neden anlattığıma gelecek olursak, ben kitabı okurken sosyal medyada sürekli Armine’nin fotoğrafına denk geldiğim için, kitaptaki Zarife karakteri kafamda Armine olarak canlandı. (İsimde cuk oturdu ama kabul edin.) Zarife, yoksulluk içinde geçen bir çocukluktan sonra, Boğaz köprüsüne çıkıp “seni yeneceğğm İstanbul” diye bağıran adam gibi bir hınçla hayatın içine dalıyor. Tamamen kendi tercih ettiği bir hayat bu, lüks yatlar, Boğaz’da villalar, bitmek bilmeyen parıltılı bir eğlence dünyası, uyuşturucu, alkol... ve bunların bedeli olarakta birilerinin hayatında günübirlik bir sex objesi olmak.
Çok fazla filmi çekilmiştir bu senaryonun, insanlar evlerinde ayaklarını uzatıp önce ayıplayacağı, sonra da gözünü ayırmadan izleyeceği böyle filmlere bayılırlar. Çünkü toplum ikiyüzlüdür. Sokakta gördüğü mini etekli bir kadına tecavüz edecek gibi bakıp, kendi eşini, kızını akşam yediden sonra sokağa çıkarmaz. Çünkü sokak kendisi gibi namuslu postuna bürünmüş, eline geçen ilk fırsatta penisini dışarı çıkaracak yüzlercesiyle doludur. Sürekli ahlakın konuşulduğu bizim gibi ülkelerde diz boyu ahlaksızlıkların yaşanması da ayrı muamma.(ne demek istediğimi anlamak isteyenler bknz; gündüz kuşağı programları)
Zarife, böyle bir yaşamı tercih etmemiş olmayı dilerdim diyor, ama hayatta bazı tecrübeler kazanılmadan bilinmiyor. Bir şansı daha olsa aynılarını yaşayacağını biliyorum, çünkü hayatın kendisi tam da bu. Doğrularımızla da, yanlışlarımızla da kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemiz bizi biz yapıyor, burun estetiği yaptırmam beni Ayşe Pro-X yapmayacak ben bunu biliyorum. Toplumun Zarife’ye “orospu” demesi de onu orospu yapmıyor, bunu da biliyorum. Kitabın özünde bahsedilen tam olarak bu, nasıl bir hayat sürersek sürelim, kendimiz olduğumuz sürece bize dayatılan bakışların, kötü cümlelerin, binbir kibrin içinde sadece kendimiz olarak ayakta kalabiliriz. Varsın parıltılı bir yaşantımız olmasın, kendi istediğimiz yaşantıyı dilediğimiz gibi yaşarsak bu hayatta boşa patinaj çekmemiş oluruz. Kendisi gibi olan, maskesiz dolaşan herkese sevgiyle :)