Gönderi

Adına yeşillik denilen sezgi Ama nerede tutmalı ağacı? Özünden boşaltılmış, gökten ve taşlardan yoksun ağacı Ne vadi ne de ırmak var tatlı tatlı ses çıkaran yok olacak olan ona Manzaranın bir köşesine taşısın o cevizlerini! Bağlayıp bağlayıp ve çözerek çölü ve soluğu Ama yalnızca yıldız neredeyse parıltılar ve çiziklerle Genç kızlarıyla oturmuş sezgi İlk sayfanın altında şaşkın kaygılı Açılmışlar dalmışlar uykuya Sonunda hiçbir şey ama o hırıldıyor -Onu ölüm içine kuşlarıyla yazmalı...
·
16 görüntüleme
Berf okurunun profil resmi
Bazı şeylerin özel bir tınısı vardır ve yaydıkları enerji besler insanı. Tıpkı benim huysuz kedinin mırıltıları gibi veyahut şarkının ardından işitilen cızırtı gibi... Geçen gün benim için özel bir tınıya sahip olan bir yeşilliğin altında cızırtılı şarkılarımı dinlemek için yola koyulmuştum. Bazen gökyüzüne doğru yükselmekte olan beton yığınlarından ve oradan oraya koşturan insanların yoğunluğundan bunalıp sakin ve doğayı duyumsayabileceğiniz bir mekâna doğru atılmak istersiniz. Ama vardığımda yoktu manzara ve badem ağacı... Onda yok olacak olan bir vadi ve ırmak da olmamıştı hiçbir zaman. Kuşlar vardı dallarına dokunan Bir de ben vardım yok olacak olan Onun dinginliği ve hırıltısı altında. Oysa şimdi korkuluğun yerini yaldızlı bir sahne Ve ağacın yerini de koca yuvarlak bir masa almıştı. Düşündüm de anlam veremedim... Neden alıkonulmuştu badem ağacı toprağından? Birkaç masaya daha yer açmak için mi, yoksa gösterişli nesnelere uymayacağı için mi? Belki de suç kuşlarındı. Hiçbir konuk kadehini kaldırırken kuş pisliğiyle karşılaşmak istemezdi tabii... İşte öylece sökülmüştü badem ağacı ve köksü boşluk doldurulmuştu betonla. Ve şu dizedeki gibi: "Onu ölüm içine kuşlarıyla yazmalı..."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.