Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

420 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hayattaki en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır...
“Mutlu aileler birbirlerine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
’ın ilk üç romanı
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni Apartmanı
,
Rüyalar Anlatılmaz
Rüyalar Anlatılmaz
ve
Saklı Bahçeler Haritası
Saklı Bahçeler Haritası
her ne kadar birbirinden bağımsız gibi gözükse de, (yazarın kendi tabiriyle) ‘gizli bir üçleme’dir; aslında… Ve bu romanların hepsinde de kişisel ve toplumsal bellek üzerinden kurgulanan “aile” kavramı ve dramı ön plandadır. Yazar, ilk romanı olan
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni Apartmanı
’nda ailenin yokluğunu, yarasını deşmiş, hayalet yazar olarak kurguladığı Süreyya karakteri üzerinden köksüzlüğünden beslenen ve kendini hiçbir yere ait hissetmeyen, ama her şeye karşın dimdik ayakta kalmayı beceren, kimse tarafından onaylanmak ve sevilmek derdinde olmadan dilediğince hareket eden cesur bir kadın figürü yaratmıştır. Süreyya, aile kavramına olan yabancılığını ve çevresinden kopukluğunu, toplumdan izole olmuşluğunu ayrıca hayatta kimseden bir destek almadan tek başına mücadele etme zorunluluğunu şu şekilde belirtir: “Şu dünyada benden başka herkesin, insan eliyle yaratılmış roman karakterlerinin bile köklü bağları vardı… Bense hiçbir bütünün parçası olmamakta direndiğim için bir başıma kalmıştım” (s.389)
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
2006’da hiç görmediği annesinden bir telefon alır ve bunun üzerine ilk romanını yazma fikri böyle oluşur, ama diyor
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
“Ne o telefonda konuşulanlar, ne hikâyenin öncesi, ne de sonrası kurguladıklarımla bir benzerlik taşımıyor.” Velhasıl, bu eser yazarın kendi hayatıyla ilgili bazı temel ortak noktalar barındırsa da, bu kesinlikle otobiyografik bir roman değil;
Hakan Günday
Hakan Günday
‘ın da
Uydurmanın İncelikleri
Uydurmanın İncelikleri
’nde belirttiği üzere, “Genelde yazarlara, romanlarında otobiyografik unsurlar olup olmadığı hep sorulur. Ve bu soru, sadece romanlardaki olaylar üzerinden sorulur. Oysa, gerçek otobiyografik unsur, üsluptur. Yazarın, bütün hayatı o üslupta gizlidir.” (s.37) Romandaki hayalet yazarımızı biraz yakından tanıyacak olursak; Annesinin sesini ilk defa kırk üç yaşında telefonda duyan bir kadındır, Süreyya… Sırlarla dolu geçmişinde kendi yaşamını sorgulayan, tarihin başlangıcını doğumlarla değil, ölümlerle belirleyen biridir. “Anne” kelimesi Süreyya için hiç bilinmeyenli bir denklem, derinlere gömülmüş bir ayıp ya da zorla kapatılmış bir yara gibidir; onun köksüzlüğe dal budak salışının yegane sebebidir: “Kaybetmiş olduğum bir şey yoktu ortada. Hiç sahip olmadığım için kaybedemediğim o şeyin yarattığı boşluğu ancak yeterince büyüdüğümde kavrayabilecektim” (s.22) Kennedy suikastinin olduğu gün doğmuştur, Süreyya… Yani,
22/11/63
22/11/63
‘te… Aynı zamanda, bu tarih çok sevdiği bir yazar olan
Aldous Huxley
Aldous Huxley
'in de dünyadan göç ettiği güne denk geldiğinden, birkaç münasebetsiz istisnanın dışında, hiçbir zaman doğum gününü kutlamaya yanaşmaz. Doğumundan kısa bir süre önce babası beyin kanaması geçirip ölür, Süreyya’nın. Ardından annesinin de onu bırakıp gidişiyle babaannesi Çeşminaz’ın himayesinde ve gözetiminde büyür. Ta ki, üniversiteyi başka bir şehirde okumaya başlayıp da, özgür olduğu zannıyla bir hayat süren Süreyya’nın üçüncü senesindeki ilk sömestrinde babaannesinin kaybıyla tek başına kalana dek… Süreyya,
Paul Auster
Paul Auster
’e özenip onun gibi kırmızı defterler taşıyarak ve sokaklarda insanların peşine düşüp dedektifçilik oynayarak serserilere, meczuplara dair hikâyeler yazar. Seksen darbesinin hemen sonrasında başlayan üniversite hayatını da etliye sütlüye karışmadan geçirir. Süreyya, babaannesinin ölümünden sonra kendisine miras kalan yerleri satıp savar ve bankadaki parayla da kendisine ömür boyu gezi finansmanı sağlayacak miktarda bir meblağa kavuşur. Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra ise avukatlık değil çevirmenlik yapmaya başlar. Başkalarının hikâyelerini çevirirken bir yandan da kendi hikâyelerini yazma isteği onu dürtmektedir. 30’una kadar Avrupa’nın neredeyse tüm şehirlerini karış karış gezdikten ve her daim otellerde yaşamaya ahdetmiş biri olduğu halde, 1993 Kasım’ı milat olacaktır Süreyya için… Şişli’de Hanımefendi sokakta bir apartman dairesi satın alıp artık yerleşik düzene geçmeyi uygun görmüştür, kendisi için… Sonra günlerden bir gün radyo dinlerken, radyocu olmaya karar verir ve Yolcu FM’e gidip damdan düşercesine iş başvurusunda bulunur ve tuhaf bir şekilde işe alınıp
Kırmızı Defter
Kırmızı Defter
isimli edebiyat içerikli programını sunmaya başlar. Ve 95 baharında radyoda sabah şekeri olarak şakıyacak 15 yaşındaki armatör kızı şımarık NY ile tanışır… Üç sene sonra tekrar karşılaşırlar. Ve sonrasında NY’nin Süreyya’ya ‘reddedemiyeceği bir teklif'te bulunmasının ardından hayalet yazarlık serüveni de böylece başlar…
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni Apartmanı
’nda okurlar roman içinde roman okurken, yazar ana tema olan aile mefhumunu (kişisel ve toplumsal bellek üzerinden kurgularken) romanın kahramanı Süreyya’nın hayalet yazar olarak kaleme aldığı romanların hepsinde de aynı temanın(varlığı bir dert, yokluğu yara kabilinden) ilmek ilmek işlendiğini görürüz. Bu romanın içinde Süreyya üzerinden nakledilen yedi farklı ve birbirinden bağımsız romanların üçüncü ve dördüncüsündeki analı kızlı trajik hikâyeler de, asıl romanın konusu gibi bol acı soslu ve kasvet doludur. Süreyya’nın hayalet yazar olarak kendine itiraf ettikleri, aynı zamanda hayatında saklı olup gün ışığına çıkartmak istediklerini de ihtiva etmektedir: “Yıllarca ben değilmişim gibi yaptığım kişiydim. Belki de hep yazdığım kişi. Yazdığım bütün evlatlar, bütün analar, bütün babalar. Kaçıp gidenler, terk edilenler, unutulanlar, unutanlar, hepsi biraz bendim. Belki de, sadece akıp kendi kendini bitirmeye uğraşan bir zehirdim.” Romanı okurken arka planda 1960’lardan 2000’lerin ortasına kadar uzanan bir Türkiye tarihinde depremden darbelere, darbelerden tesadüfmüş gibi gözüküp tesadüf olmayan hadiselere, 11 Eylül saldırısına, bilumum vuku bulmuş intihar olaylarından haberlere konu olmuş cinayetlere ve arkadaş ölümlerine kadar toplumsal çalkantılara dair envai çeşit olaylar silsilesi geçtiğine şahit oluyoruz, bir annesinin, bir de Süreyya’nın ağzından aktarılan… Merak unsuru yüksek ikili kurgunun üstüne Süreyya’nın kendi yazdığı roman karakterlerinin öyküsü de eklenince roman giderek zenginleşiyor. Kitaba adını veren apartmanın adı romanda sadece bir kez geçer, hatta açık adresi de verilir: (Cihangir, Kumrulu yokuşu) “Kafamı kaldırıp adına baktığımda, içimde sevinçle kederin harmanlandığı, garip bir duygu, neredeyse kağıt kesiği gibi, tarifi zor bir sızı duydum. Unutma Beni Apartmanı.” (s.184) i.hizliresim.com/od5R4k.jpg Süreyya’yı bu kadar etkileyen ve derin hissiyata sevk eden bu apartman ona şu soruyu sordurtacaktır: “Unutmaması gereken kişi, bu apartmanı görmüş müydü acaba? Ya da unutulmaktan korkan, apartmana bu ismi verdikten yıllar sonra, unutulmaktan bu kadar korkuyor muydu hâlâ?” (s.185) Süreyya, kendisine sorduğu bu sualin cevabını romanın finalinde elbet alacaktır; sonrasında olmuş olanları ya da olacakları ise yazar, okurun hayal gücüne bırakacaktır… Bu romanı bitirince, siz de artık iyice kanıksamış olacaksınız, incelemenin başlığında bahsi geçen şu gerçeği: “… bir hayatı yaşamayı denemenin, denememekten daha az pişmanlık vereceği. Her şeye rağmen, hem de…” (s.419)
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
’ın kalemiyle henüz tanışmadıysanız, yazarı okumaya bu ilk romanından başlamalısınız; sonrası zaten malum (çorap söküğü misali), siz de kendinizi onun kurguladığı karakterlerle birlikte müthiş tempolu bir olaylar silsilesi içinde aynı zaman ve mekanda bulacak, akabinde de yazdıklarının müptelası olacaksınız…
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni ApartmanıNermin Yıldırım · Doğan Kitap · 20163,555 okunma
··
1.431 görüntüleme
Esas Adam okurunun profil resmi
İspanya’da yaşayan
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
İstanbul’a her geldiğinde ilk romanına adını veren Cihangir, Kumrulu yokuşu’ndaki
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni Apartmanı
‘nı ziyaret etmeyi ihmal etmiyor. Aynen, bu sene de olduğu gibi… i.hizliresim.com/go265zf.jpg
Tuğba Akyol okurunun profil resmi
Nermin yıldırım' ın kitaplarını daha önce duymamıştım. Aslında Nermin Yıldırım'ı da ilk defa sizden duydum. Ama o kadar güzel anlatmışsınız ki bir an önce okumak için can atıyorum. Böyle güzel ve bilgilendirici bir inceleme yaptığınız için teşekkürler. Ellerinize sağlık.
Bu yorum görüntülenemiyor
Çekilmez Bir Kadın okurunun profil resmi
Nermin Yıldırım ile bu kitapla tanışmış olmasam da kesinlikle müptelası olduğum bir yazar oldu kendileri :) İştah açıcı, heveslendirici bu güzel inceleme için ayrıca teşekkürler :)
Esas Adam okurunun profil resmi
Ben de
Misafir
Misafir
'le başlamıştım okumaya, sonra da diğer tüm romanlarını birbiri ardına okudum, hepsini de çok beğendim. Nermin Yıldırım'ın yeri bende çok ayrı, kendisini ayrıca şahsen tanımış olmaktan da memnunum. Her romanını en az yedi kez itinayla baştan yazan ve okuruna kalemiyle aktardığı her bir duyguyu ziyadesiyle hissettiren bir yazar...
Dokunmadan
Dokunmadan
'ın incelemesini de bu akşam paylaşacağım :)
L okurunun profil resmi
Resmen iştah açıcı bir inceleme olmuş,okunacaklar listeme ekleyeceğim. :)
Esas Adam okurunun profil resmi
Teşekkürler :)
Merve okurunun profil resmi
Son zamanlarda sonuna kadar okuyabildiğim incelemelere rastlayamıyordum. Güzel, bilgilendirici bir inceleme olmuş, elinize sağlık.
Esas Adam okurunun profil resmi
Teşekkürler :) Beğendiğinize sevindim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.