Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İhsan hocamın son kitabını bitirmiş olmanın burukluğu... Evet yedi kitaplık bir külliyat ve nevi şahsına münhasır, mükemmel bir yazar. Üzülerek de olsa yolun sonuna gelmiş bulunuyoruz sevgili İhsan Oktay Anar’la. Her ne kadar son da desem bu kitapları kütüphanenim baş köşesine koyup tekrar tekrar okumayı düşünüyorum. Son kitabı olması ve benim yazara olan hayranlığımdan dolayı olumsuz bir eleştiri yapmaya her ne kadar gönlüm razı olmasa da okuyacak arkadaşları da yanıltmak istemem. Olayların akışında bazı kopukluklar ve tamamlanmayan bazı bölümler vardı. Bunun yanı sıra şimdiye kadar okuduğum kitapları içinde en kolay okunanıydı diyebilirim. Evet son kitabımız Galiz Kahraman ve adından da anlaşılacağı üzere yazarımız yine isimler üzerinden mesajlarını vermeye devam ediyor. Kahramanımız İdris Âmil Hazretleri yani Galiz Kahraman. Galiz: kaba, çirkin, ağza alınmayacak, iğrenç anlamlarına geliyor. Tahmin edileceği üzerine kahramanımız da ismiyle müsemma :) Efgan Bakara’yı da unutmamak lazım. Bakara arapça inek demek ve Efgan karekterimiz de hikayede ne yazık ki tam bir inek. Kahramanımızın başına gelen trajikomik olayları yine gülerek ve yer yer ‘bu kadarı da pes’ diyerek okuyoruz. Bu kitapta yazarımızın hedefinde yazarlar ve şairler var. Tabi sosyalizmi de es geçmemek lazım. Roman nasıl olmalı, çalıntı eserler, eleştirmenler, yazar ve okur hepsini ve daha fazlasını kıyasıya eleştirmiş, tabiki kendine has mizahi üslubuyla. Bunun yanı sıra batıl inançlar ve yanlış din öğretileri olmazsa olmazımızdan. O kadar incelikli bir şekilde yediriyor ki hikayenin içerisine bu eleştirilerini, her defasında zekasına hayran kalıyorum. Beğendiğim bir alıntıyla sonlandırıp sizlere keyifli okumalar diliyorum... “Bedava çalışan kişiye ancak, köle denirdi. Dolayısıyla günde on iki saat çalışan dayı, ilk altı saat hür, ikinci altı saat köle olmuştu. Hatta ve hattâ, iki asır evvelki, kölelerini yedirip içirip giydiren köle sahipleri daha da insaflı sayılırdı. Şimdikiler tasarruf için bunu da yapmıyorlar, “Git altı saat yemen içmen giyinmen için çalış, sonra gel fabrikama ve bana altı saat boyunca kölelik et!” diyorlardı. Kısacası kadîm efendilerin köleler üzerinde mülkiyet, şimdikilerin ise zilyetlik hakkı vardı. İşte! Allahû Teâlâte’ya teslim olup da günde beş vakit sâlaha ve felâha davet edilen hür insanların, her öğlen saat bir’de fabrika düdüğü öter ötmez patronlara kölelik etmeye başlamaları galiba dine pek sığmazdı. Zaten her dini bütün kişi ‘abdullah,’ yani ‘Allah’ın kölesi’ değil miydi? Herhangi bir ‘abdullah’ın bir kölesi, yani bir ‘abdulabdullah’ı varsa, köle sahibi bizzât kendisini şirk koşmuş olmayacak mıydı? ‘Şirket,’ işte buydu! “ (s.42)
Galiz Kahraman
Galiz Kahramanİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20143,309 okunma
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.