Dikkat spoiler içerir!!!
İlk kitaptan sonra Iza'nın şarkısı bir hayal kırıklığıyla başladı. Son 50 sayfa falan çok akıcıydı, bırakamadım. Antal'ın küçüklüğü biraz sıkıcıydı. Ama konu, genel olay örgüsü, karakterler harikaydı. Bana çok şey kattı. Anneme artık farklı bakacağım. Yaşlılara daha doğrusu. Iza'nın kendine dürüst olması çok hoşuma gitti. Babasının Iza için söylediği şarkı efsaneydi. "Kar gibi beyaz ve soğuk" Ölü bir kızı anlatan şarkıyla Iza'yı düşünmeleri. Anıları, acıları bir kenara atarsan sana bir şey kalmıyor. Geçmiş insanın içini yumuşatıyor. Hiç üzülmeyeyim, dertlenmeyeyim diye verdiğin emekler sonunda sert bir elmas oluyorsun. Güzel ama duygusuz, bencil, cimri. Antal sevdiği halde bunu anladı ve kaçtı. Beni öldürmeden, o bataklığa saplayıp duygularımı söküp atmadan kaçmalıyım dedi ve kaçtı. Ne acı ki hala seviyordu. Iza da seviyordu. Iza'nın sonda yine bir şey anlamaması ve suçu başkasına atması ve yalnız kalması.
Ayrıca Kapı ve Iza'nın şarkısının sonu aynı bitti. Bir ölüye balkondan haykırmak. Bir bitişi duyurmak gibi. İlan etmek gibi.