Murphy, okumayı çok istememe rağmen, bir kaç kez başlayıp yarım bıraktığım bir kitaptı, çevirideki sıkıntı ile başa çıkacak gücü bulduğumda yeniden başladım ve bitirdim.
Bir yalnızlıklar kahramanı Murphy. Hayatı kendi anladığı şekilde yaşamayı seviyor, çalışmak ona göre değil ama hayatına giren bir kadın uğruna çalışmayı da denemiyor değil.
Aslında hayatla tek bağı zaman zaman çırılçıplak kendini bağladığı sallanan koltukta geçirdigi anlar. O anlarda gerçekten mutlu hissediyor kendini. Ben bunu yalnız ve mutsuz insanın en güvenilir yer olarak düşündüğü anne rahmine dönüş arzusuyla benzeştirdim. Bir süre çalıştığı akıl hastahanesinde de kendini iyi hissettiği anlar oluyor ve kaçınılmaz sona yavaş yavaş gidişi de burada oluyor zaten.
Değişik karakterdeki kahramanları ile okunmaya değer bir kitap Murpy.
Kitaptan bir kaç alıntı:
Bütün yaşam bir karmaşa ve bu yığının içinden seçebildiklerimizden oluşuyor.
Sonu kötü bitecek bir ilişkiye zaman varken son ver.
Var olmayan bir şeyi arzulayabilirsin ama sevemezsin.
Akıl onu kaybetmekten korkanlara kene gibi yapıştırdı. Ya kaybetmeyi umut edenlere...
Dış gerçekliğin ya da kısacası gerçekliğin tanımı tanımlayanın duyarlılığına göre değişiyordu.