"küçük burjuvaların küçük insanlarının küçük muhitlerindeki fantezilerini" romanının merkezine aşırılıklardan uzak ve cömertçe yerleştirerek kendi toplumuna acı acı gülümseyerek yaptığı derinlikli eleştirileri ve roman kurgusundaki romantizme ters inceliğiyle özellikle kendisinden sonra gelen Rus Klasikçilerini derinden etkileyen bu romanı bugün bitirdim. Emma Bovarynin her macerası o çalkantılı dönemin aşırı hevesli,şuursuzcasına tutkulu ve değişken ruhlu Fransız insanı ve özellikle kamusal hayattan izole edilen,metresten fazlası olamayan kadınının hâli kıvamı tam tutturulan bir nüktedanlıkla anlatılarak okuru yakasından yakalamayı başarıyor. Romanın benim fikrime göre eksik kalan tarafıysa belki de çeviri kurbanı olan fakat yazarın genel tavrıyla ve belki bir tür şartlanmayla uzak durduğu şiirsellik.Öyle ki metnin içindeki şiirler olsun,Flaubertin betimlemeleriyle çizdiği tablolar olsun romana kara mizah yönünden büyük bir güç ve kalıcılık katsa da akıcılık ve okuru heveslendirme konusunda diğer hususlarda olduğu kadar başarılı değil.Ayrıca bu grotesk hâli de bana Amerikan film-noirlerini anımsatıyor ki o anlayışa da esin kaynağı olmuş büyük bir yapıt olduğunu biliyoruz. Teknik olarak çok çeşitliliğe ve kendine has imgelerle aklımızda özgün bir yer etmiş(arabaların izindeki kent-kasaba çatışması,arsenik,çekler,çekler,çekler!..)bu romanı 21.yüzyılda neden okumamız gerekiyor?İşte bu cevabı verebilen eserler klasik olabiliyor.Madam Bovary de öyle bir kitap. İçinde bulunduğu dünyayı,kültürü ve halkı anlamaya çalışan bir entelektüelin,Gustave Flaubert gibi ciddi ama sonuna kadar kendine has bir ruhun objektifinden bakabilmesini ve hayatın çirkin,aksayan,renkli taraflarını görebilmesini;benzer bir objektiften bakarak Türkiyemizin de toplumu ve kültürünü geçmişi,bugünü ve geleceğiyle daha iyi değerlendirebilmesini sağlayacaktır.

Madam BovaryGustave Flaubert · Kırmızı Yayınları · 201633,3bin okunma

·

3 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Bora Yılmaz