Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

138 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
DOĞULULAŞMAK/BATILILAŞMAK.. BİR MEDENİYET KAVGASI VE PEYAMİ SAFA..
Yirminci yüzyılın başlarında özellikle Osmanlı'nın çöküşü ve yeni Türkiye'nin kuruluşundan sonra bir fikir ayrılığı yaşanır. Osmanlı'nın son demlerinde başlayan bu buhran hali uzun yıllar -hatta günümüze dek- süregelmiştir. Osmanlılaşmak, İslamlaşmak, Asrileşmek gibi düşüncelerin temelinde ve en çok yankı uyandıranı Doğululaşmak/Batılılaşmak sorunudur. Fikri olarak hangisine yakınız? Doğululaşmalı mıyız yoksa Batılılaşmalı mı? Bunun kavgasını çok verenler oldu. Kimisi Doğu fikriyatının bize daha uygun olduğunu, kimisinin de Batılılaşmak gerektiğini savundu. En nihayetinde bu iki fikir de "boşa koydum dolmadı, doluya koydum almadı" sözündeki gibi olmuştur. Ne Doğulu olabildik ne de Batılı.. Öylesine derin bir fikir ayrılığı yaşandı ki ülke olarak yamalı bohça haline girdik. Bir yanımız Doğulu iken on metre sonrası Batılı'ydı. Peyami Safa da bu konuda pekçok fikri yapı kaleme almış olsa da romanlarında dahi bunu tartışmıştır. "Fatih Harbiye" bunun en güzel örneklerinden biridir. Yukarıda da değindiğim gibi ülke yamalı bir bohçadır artık ve Safa bunun farkındadır. Şarkî olan Fatih ile Garbî olan Harbiye'yi ele almış bu eserinde. Bu iki semt üzerinden fikirleri çatıştırmıştır. Aynı şekilde roman karakterleri üzerinden de "Şinasi" Şarkî iken "Macit" Garbî'dir. Romanın esas kahramanı "Neriman" için de bütün halk diyebiliriz. Fatih ve Harbiye semtleri arasında gidip gelen bu tramvaya ülke olarak bakılabilir. O kadar kararsız bir haldedir ki ülke bir o yana bir bu yana savrulup durur. Bir yandan Harbiye'ye gider. Modern, ferah, rahattır Harbiye. Yormaz tramvayı ve tabiri caizse uçar gider. Oysa Fatih'e varınca yollar engebeli, sıkıcı ve yorucu olur. İlk izlenimlere bakılacak olursa Harbiye pek tabii ki cazip gelir. Nitekim Safa da karakterinin gözünden böyle gösterir. Fakat olayın iç yüzeyine indiğimiz takdirde Harbiye'nin tüm o gelişmelerin ve dış güzelliğinin altında bir ruhsuzluk barındırır. Bir ruhi buhran vardır. Samimiyetsizdir Harbiye. Oysa Fatih'e geldiğimiz zaman görürüz ki o bunalımın altında bir samimiyet ve ruhi güzellik yatar. Peki, şimdi bizim ne yapmamız gerekir? Şarkın dış görünüşüne aldanmadan iç güzelliğine bakıp Şarklılaşmak mı yoksa Batının içsel buhranına aldırış etmeden Batılılaşmak mı? Roman özelinden buna cevap verecek olursak Şarklılaşmamız gerekir. Zira halkı temsil ediyor dediğimiz karakter "Neriman", tüm çatışmanın sonucunda "Fatih"e ve "Şinasi"ye döner. Yani Şarka... Batının samimiyetsizliğindense Doğunun cefasını çekmek yeğdir der. Oysaki Safa'nın esas amacı bu değildir. Ona göre yapılması gereken şey Batılı gibi ilerleyip Doğulu gibi samimi kalmak gerekir. Doğrusu, olması gereken de bu şekildir. Doğunun ruhunu ve Batının dış güzelliğini almak.. Fakat bu böyle olmuş mudur dersiniz? Ben buna pek kani olmadım. Safa'ya geri dönecek olursak eğer, zamanında romancılığı üzerinden ziyade eleştirilmiştir. Bunun sebebi, romanın önüne fikirleri koymaktır. Pek tabii ki romanda bir fikir yatabilir veya o romanda bir fikri savunabilir. Fakat hikayenin önüne fikri koyacak olursak ve okuyucunun gözüne gözüne bu fikri sokacak olursak bunu romanlaştırmaya ne gerek var ki? Bir makale daha etkili olabilir bu konuda.. Fikri bir yayın olabilir belki de.. Oysa bir hikaye üzerinden bir fikri savunacaksan o fikri karakterlerine iyice yedirmek gerekir. Esasen romanın ilk yarısında bu konuda başarılı olmuş olsa da sonlara doğru körün gözüne parmak sokarcasına alenen fikir tartışmasına girmesi romanı zayıflatmış ve onu bu konuda eleştirenlere hak vermeme neden olmuştur. Oysa romanı ilk yarısında olduğu gibi devam ettirse, yani karakterlerin ruhsal çözümlemeleri ve aralarında gelişen olaylarıyla devam etmiş olsa gayet hoş ve zevkli olurdu. Zira aklı selim her okuyucu kimse kendisine bildirmese dahi karakterlerin yukarıda değindiğim manalarda işlendiğini fark edeceklerdi. Sonlara doğru romandan sapıp iyice fikir tartışmasına girmesi dışında kitabı beğendim. Doğrusu bir Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kadar başarılı bulamasam da roman yine de iyiydi. Dilerim ki diğer romanlarında da Safa aynı hataya düşmemiş ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kadar etkileyici olsunlar.. Her şeye rağmen okunası bir kitap.. Keyifli okumalar..
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,8bin okunma
··
22 görüntüleme
Scout Finch okurunun profil resmi
Harika bir incelemeydi
Mehmet Admış okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Scout :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.