Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kavramlar ve Karmaşalar
Yaklaşık iki yıl evvel başladığım bir şekilde de yarım kalan kitabı şimdi Ben, Kirke tamamlandıktan sonra okumam anlatılanların benim için yeni bir forma girmesini sağladı. Anlatılanlardan aldığımız zevk son derece kişisel ve yaşamsal birikimimize hatta o dönem içerisinde hissettiklerimizle ilişkili. Bu sebeple benim için doğru zamandı. Bilmemek kelimelerle haşır neşir olmanın ötesinde bir dilin duygulara kendi anlamlarını yüklediğini kanıtlar nitelikte bir yapıttı. Aslında dil üzerinden ilerleyebileceğim bir değerlendirme yapmak hayli keyifli olabilir. Kitap boyunca ilerlediğimiz ilticanın farklı yanlarını anlatmak için son derece etkili bir rotaydı. Yaşadıklarının seni dönüştürdüğü evrede bir başka ülkeye gitmeye cesaret etmek, orada bir yaşam kurmak, dillerini öğrenmek, geçmişinle ilişki kuramamak neticede her geçen yıl ondan kopmak zorluklarla dolu bir hayat. Dilin nerede devreye girdiğini görmek için kitaptan iki basit örnek yeterli olacaktır. Irena ve Gustaf’ın ilişkisinde Fransa’da Fransızca konuşmaları sebebiyle Irena’nın anlatıcı konumda olması, Prag’da dilin İngilizceye dönüşümüyle aralarındaki paylaşımın tamamen değişmesi hatta kopması. İkinci örnekse Josef ve Irena arasındaki çekimin Çekçe konuşmalarıyla hızlanışı. Hatta üçüncü bir örnekle devam edelim Josef’in arkadaşı N ile görüştüğü sırada başlangıçta yıkılamayan duvarları Çekçe konuştukları sırada hissettiği hazla ve geçmişten anılarla yıkabilmeleri. Dönemsel şartları ve karakter geçmişlerini yeterli oranda aktarmakla birlikte yazar okura bazı kavramlarla ilgili sorular da soruyordu. Öyle ya da böyle kitabı okurken iltica etmem gerekse ne yaparımı ya da giden birine nasıl yaklaşırımı düşündürdü. Günümüz Türkiye’sinde şartlar nereye şekillenir bilemesem de eğitim amacıyla buradan uzaklaşmak zorunda kalan çok fazla arkadaşım var. Bu konuyu düşünürken sıkça aramızdaki konuşmalar aklıma geldi. Demem o ki günümüz dünyasında sınırlar ve ötesine dair birçok aymaz noktanın içerisinde yaşayıp giderken insanın aklına tonlarca soru işareti takılıyor. Yakın bir zamanda yine ilintili olabileceğini düşündüğüm Irmak Zileli – Son Bakış’ı okumayı hedefledim. Gelelim büyük dönüş eylemine, Kirke’ü okurken bizlere tanıtılan Odysseus’u gördükten sonra aslında bir ülkeden uzaklaştıkça başka birine dönüştüğümüzü düşünmüştüm. Bu herhangi biri ya da bir şey içinde geçerli olabilir. Yaşamın bir yerinde sabit duran ve özlemek, anımsamak, mutluluk gibi kavramları özdeşleştirdiğimiz bu gibi çok fazla şeyi atfettiğimiz noktalar bizleri yavan bir boşluğa düşürüyor. Yıllar akıp giderken sabit kalan herhangi bir şeyin bizleri mutlu etme şansı çok düşük. Keza Irena’nın dönüşü için de benzer bir şey geçerliydi. Dostlarının onu karşılama şekilleri ya da ortak geçmişleri dışında kimsenin yeni bir paylaşım yaratmaya çalışmamasından bunu anlayabiliyoruz. Biraz karışık bir değerlendirme oldu. Tüm suç kurgunun aslında, geçmişlerinin bugünlerine fazlasıyla sızdığı bir kurguydu. Ek olarak iltica eden bu insanların dönmek istemezken etrafındaki insanların yapmış olduğu baskı da unutulmamalı. Başkalarının durumu hiç anlamadığını aslında orada görüyoruz. Sona gelene kadar her şey gayet güzel bir rotaya sahipti. Annesiyle olan yarış halinin dönüştüğü nokta, Josef’in arayışları kız kardeş tanımı vs derken her şey hallaç pamuğuna döndü… Nedense daha basit bir sonla bitse daha içime sinecek bir kitaptı.
Bilmemek
BilmemekMilan Kundera · Can Yayınları · 20141,582 okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.