Rita Hunter'ın (Zeynep Avcı Ataş) okuduğum ilk romanıydı ve tek kelime ile bayıldım. Tarihi aşk romanı yazmak başka bir mevzudur zira zamanda yolculuk becerisi gerektirir. Kurguyu yaratan hayal gücü kapasitenizin üzerine bir de resmen zaman-mekan-kültür mimarı olmanız gerekir. İlk andan itibaren bu becerilerde fireler bulmayı beklediğimi itiraf ediyorum. (Özellikle de son zamanlarda okuduğum bolca beğeni almış ama bence fos çıkan onca romandan sonra). Ne kurgusal, ne tasvirsel ne de gramersel bakımdan hiç bir noktada hüsran yaşamadım.Çok keyif aldım. Ve benim bu tarz romanlar için çıtam olan Babbara Cartland'ı ziyadesiyle geçtiğini hissettirdi.. Konusuna ilişkin bolca açıklama bulacağınız için bu yönde bir detaya girmiyorum. Kısaca diyebileceklerim; bayan kahramanımız Sofie ile bay kahramanımız Brendan'ın karakter ve fiziksel özellikleri yerinde ve zamanında bolca ve oldukça iyi şekilde resmedilmişti. İkisini ve aynı zamanda diğer karakterleri gözünüzün önünde canlandırmakta hiçbir sorun yaşamadığınız gibi, yazarın kalemindeki maharet nedeni ile sıkça romanın içine atlayıp başta kuzen Liliana olmak üzere pek çok kişiyi ciddi pataklamak isteyeceğiniz anlar yaşayacağınıza garanti verebilirim. Tavsiye ediyorum, kendisine en beğendiğim tarihi aşk romanları yazarı unvanını veriyorum ve ilk fırsatta yazarın diğer romanlarını da alıp okuyorum.