DiyarbakırMıgırdiç Margosyan; Diyarbakırın yaşayan büyük öykücülerinden biridir, kitabı okurken eski Diyarbakır sokaklarında adım adım gezdiğinizi hayal edebilirsiniz. Yaşayan yazarlar, aslında halen vakit varken tanişmali , yaşarken iyiki varsınız dememiz gereken değerlerdir. Kısaca kitaba kulak verirsek ;
Anam: Aznif veya diğer adıyla Hanım. 1973 Ekiminde
Istanbul'da, Feriköy'de "Garanti Apartmanı"nın bodrum katında, meleklerle buluşacağını "garanti" eden Tanrı'nın sözüne kulak vererek gözlerini sonsuza dek kapadı, Şişli Ermeni Mezarlığı'na gömüldü. O gün sonu gelmeyen bir yağmur mezarlığı yıkadı durdu.
Halam: Yegsa veya diğer adıyla Mirye. 1982 Ağustosunda Diyarbakır'da öldü, Diyarbakır Ermeni Mezarlığı'na anası Saro nenemle, kızı Zivart'ın yanına gömüldü. O gün yağmur yerine yine cehennemi sıcaklığıyla kasıp kavurdu.
Ben: Istanbul'da yaşıyorum. Her Vartavar'da, erkenden çıkıp anamın mezarına doğru yola koyulduğumda, yanıma boş bir "Nuri Leflef Kundura Cilası" kutusu ile iki parça günlük alıyor, içimden de "yağmur, yağmur. yağmur..."diye sesleniyorum, "hem İstanbul'da, hem Diyarbakır'da."
Gözlerim Rişeş yapana kadar "El ele ver gidağh Pırotğhanaya
Kurban olam seni de doğran anaya
Seni doğdi, beni saldi belaya
Yengi de duydum Ermenisen Ermeni
Şu göynımın dermanisan dermani.
Ne durmişsan dam başında ay kimi
Yanaghların alma kimi, nar kimi
Gel sarışağh ikimiz bir can kimi
Yengi de duydım Ermenisen Ermeni
Şu göynımın dermanisan dermani.
Ermeniyiğh meskenimiz toydadır
Raki da şarap Ermeniye faydadır
Varın sorin nazlı yarım nerdedır
Yengi de duydım Ermenisen Ermeni
Bu derdimin dermanisan dermani."