Bu kitapta hayal ettiğim şeyi bulamadım. Nazım Hikmet'i dehşetli severim. (Dehşetli kelimesini kullanışını çok seviyorum, geri kalan hayatımda kullanacağım ben de.)
Önce beğenilerimi söyleyim. Nazım Hikmet'in hapis hayatını her yönüyle göz önüne sermiş bu kitap. Yani hemen her şey var. Ne kadar çalıştığı, hisleri, hastalıkları. (Ne deyeceğimi unuttum hep. Notlarıma bakayım.)
Nazım Hikmet ile Piraye aşkını biliyoruz. Aşinayız. Ama şunu gördüm: Nazım Hikmet'in aşkı doğrudan Piraye'ye değilmiş. Hoş bir tabir olmayabilir ama o, sıkıntılarından kurtulmak için Piraye'yi araç olarak kullanmış. Ona sığınmış, kaçmış. Onun için nefes almadan çalışmış: Günlerini dolu dolu geçirmek için. Piraye olmasaymış paraya ihtiyaç duymayacakmış bu denli. Dolayısıyla bu kadar çok çalışmasına gerek olmayacakmış. Nazım Hikmet Piraye'ye değil, aşk uğruna savaş vermeye aşıkmış. Tutunacak bir dal olarak görmüş Piraye'yi ve işe de yaramış. Bu hâlin acı tarafı Piraye bunun farkındaymış. Sonucunu bile bile o da Nazım'ı hiç yalnız bırakmamış. Hazırlıklıymış olacaklara. Bu aşk neticesi olarak, en önemlisi, Nazım Memleketimden İnsan Manzaraları'nı yazmış ki bayılmıştım o esere.
Bu mektupların bende bıraktığı genel izlenim bu.
Gelelim kitabın hacmine. Piraye'nin oğlu derlemiş mektupları ve bana kalırsa gereksiz yere kitap 770 sayfa olmuş. Birbirinin nerdeyse kopyası olan mektupları almasına hiç lüzum yokmuş. Sonlara doğru bu durum insanı boğuyor ve zaman zaman insan, yeter artık, diyor.
İşte böyle: Umduğumu bulamadım. Nazım Hikmet'le ciddi mânâda ilgilenilmiyorsa bu kadar hacimli bir kitabı okumaya o kadar lüzum göremedim. Mektuplar maddi hayattan ibaret, öyle de olmak zorunda. Nazım Hikmet' in düşünce dünyasının yeri yok, hapishaneden yazıldığı için: Mektuplar başkası tarafından okunuyor ne de olsa. Yani bence bu mektuplar kendinden sansürlü. Haksız yere girdiği hapiste kimseye malzeme vermek istemez haklı olarak...
İçeriğinde insana kattıkları çok güzel, insanın yüreğine hizmet ediyor ama kitap baskı yönünden sınıfta kaldı. Beğenmediğim şey mektuplar değil, onların bir araya getiriliş sistemi.
Daha derli toplu daha düzenli olabilirdi, keşke olsaydı.