Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Çiğdem Gül isimli okurun asıl gönderisini gör
Berke Kaan okurunun profil resmi
Yaptığınız incelemeye farklı bir yorum getirmek isterim. Nazım, Piraye'yle nişanlıyken hapse düşer. Birkaç yıl sonra çıkar ve evlenirler. Fakat tekrar suçlanır ve bu sefer aylar süren tutukluluk dönemi, önce idam cezası sonra da 28 yıl hapis cezası ile sonlanmıştır. Sizin yorumunuzdan anladığım, Nazım bu kadar uzun bir süre içerde kalacağından, aklını yitirmemesi için kendisine bir uğraş lâzımdı ve o da Piraye'ydi diyorsunuz. Sonuçta genç ve yeni evlenmiş bir adam olarak girdi ve çıktığında yaşlı bir adam olacak.. Benim yorumum ise, Nazım ilk girdiği günden beri çıkacağı günü bekliyor. Çünkü kendisinin suçsuz olduğunu ve bir şekilde adaletin tecelli edeceğine inanıyor. Çıktığında 60 yaşında olacağına rağmen böyle bir şeyi kabul etmiyor, çünkü yaşam dolu. Çünkü kısa süre sonra eski hayatına döneceğine inanıyor. Piraye için bu kadar çalışması, pişmanlığından. Çünkü yeni evlendiği karısını ve evlatlarını babasız, kocasız bıraktı ve içeriden çıktığında çocukları tanıyamayacağı kadar büyük, Piraye de yüzünde kırışıklarla karşısında olacak. Yani yıllar boyu ailesinin yanında olamayacağı için onları elinden geldiğince iyi yaşatmak istiyor. Bir mektubunda "senin gençlik günlerinin saadetini yaktım mahvettim, seni nasıl mesut edemedim" diyerek pişmanlığını gördük. Yani özet olarak Nazım, Piraye'ye sıkıntıdan kurtulmak için değil, içeriden çıkacağına, ailesine kavuşacağına olan inancını kaybetmemek ve birazda ailesinin yanında olamayacağı için pişmanlık duyduğundan bu denli çalışmıştır.
Çiğdem Gül okurunun profil resmi
Farklı ve güzel bir bakış açısı. İnancını kaybetmemek için diyorsunuz bu da aslında yine kendisi için değil mi? Çıktığında boşanması konusundaki yorumunuzu da merak ediyorum. Teşekkür ederim.
Berke Kaan okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkürler. Sorunuza yanıt olarak, evet. İnancını kaybetmemesi kendi için. Fakat Nazım la Piraye arasındaki ilişkiyi yalnızca Nazım'ın sığınacak bir liman araması olarak nitelendirmek doğru olmaz. Aralarındaki şey, her ne kadar kötü bitsede, dillere destan olmuş bir aşk. Yorumunuza katılmadığım yer burası. Onun dışında yazdıklarınız doğru. Hatta şunu da ilave etmek isterim: Piraye bir mektubunda Nazım'a şöyle yazıyor: "Dünya üzerinde binlerce kalple doğması gereken nadir insanlardan birisin. Bunca aşka âşıkken sana bir tek kalp yetmez, yetmiyor bilirim." Nazım, sadece Piraye'ye değil, bir çok şeye aşık bir adamdı. Hayata, davasına, şiirine ve hümanist dünya görüşüne büyük bir tutkuyla bağlıydı. Piraye'nin bahsettiği de budur. Fakat bununla birlikte şöyle birşey de vardır ki, Nazım, aşık olmanın kendisine de aşıktı. Yani Piraye'ye olan aşkı ile aşık olmaya olan aşkını tek bir bedende, yine Piraye'de tamamlamış. Benim anladığım şey bu. Buradan 2. sorunuza gidiyorum. Neredeyse 30 yıl ceza alan bir adam her ne kadar hayattan kopmamaya çalışsada, ki hayata aşıkken, eski hayatını yakalayabilmesi mümkün değil. Çünkü ömrünün yarısı sevdiklerini göremeden geçecek. Tek iletişimi mektup, nadiren de telefon telgraf. 4-5 ayda bir ziyarete karısı geliyor o kadar. Dışarıdaki hayattan tamamen kopuk olmak ister istemez bazı şeylere yol açıyor. Mesela bu yüzden içerideyken birkaç kez Piraye'yi kıskanmış ve bu durum biraz aralarını açmıştır. 13-15 yıl kadar bir sürenin sonunda aralarındaki aşk illaki büyük yıkıma uğramış. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler. Nitekim Nazım,Piraye'yle eskisi gibi olmadığı bir zamanda kendisini ziyarete gelen kuzeni Münevver'e aşık olur ve karısına ihanet eder. Münevver'den karşılık bulamayınca yanlışını anlar ve Piraye'ye yalvarır. Piraye onu affeder. Fakat Nazım daha sonra kuzeniyle görüşmeye devam edince aralarındaki şey biter. Bana göre geçen 15 yıllık uzun zaman ve ayrı mekanlarda olmalarından kaynaklanan aşırı iletişimsizlik, aralarındaki alevi soğuttu ve günün birinde söndürdü. Nazım'ın ihanetini savunmuyorum. Ama aşksız yaşayamayan, nefes alamayan bir insan Nazım. Zaten yıllar sonra Vera ile tanıştığında doktoru, aşık olmazsan 10 yıl, aşık olursan 3 yıl yaşarsın demişti. O aşkı tercih etti ve tamda 3 yıl sonra gözlerini yumdu.
Çiğdem Gül okurunun profil resmi
Yorumunuz takdire şayan... Nazım'ın aşka aşık olması konusunda hemfikiriz ama Piraye'yle ilgili düşüncelerim nedense değişmiyor. Yani Nazım'ın Piraye'ye karşı hislerindeki düşüncelerimden bahsediyorum. Nazım'ı çok seviyorum, sanatına hayranım. Ama kendisine kirginim.
Çiğdem Gül okurunun profil resmi
Duygusal yaklaşıyorum biraz bu konuya
Berke Kaan okurunun profil resmi
İşte kimisi sevdiğini bir ömürlük seviyor, kimi de bir aşktan bir diğerine koşuyor. Fakat bu diğerlerini sevmiyor demek değil, içindeki sevgisi bitiyor ve başka bir aşka yelken açıyor. İkisi de bir yönden haklı. Ama ben de şöyle düşünüyorum ki, artık birlikte olamayacağım bir insanı ömrümün sonuna kadar beklemek yada ondan başka birini hayatıma almamak bana doğru gelmiyor. Hayatıma devam etmem gerek. Bunu da başka bir insanı severek yapabilirim. Sanki ondan önce kimse yokmuş gibi..Nazım'ın da yaptığı bu. Hayatına devam ediyor sadece.
Çiğdem Gül okurunun profil resmi
Bu yorumlarımız cinsiyet etkisi. Siz bir erkek olarak bakıyorsunuz, ben bir kadın olarak. İkimiz de haklı sayılabiliriz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.